Bakıyorsunuz ancak gerçekte yaptığınız şey süzgeçlemek, yorumlamak anlam aramak. | Open Subtitles | "إنّك ترى، لكنّ عقلك بالواقع يصفّي ويفسّر ويبحث عن معنى" |
Bakıyorsunuz ancak gerçekte yaptığınız şey süzgeçlemek, yorumlamak anlam aramak. | Open Subtitles | "إنّك ترى، لكنّ عقلك بالواقع يصفّي ويفسّر ويبحث عن معنى" |
İşi, ölüm sebebini bulmak için cesedi incelemek ve katil tarafından bırakılan fiziksel delilleri aramak. | Open Subtitles | وظيفته أن يعاين سبب وفاة الشخص ويبحث عن أدلة فيزيائية تركت بواسطة القاتل |
Mel baktı ve şu lanet olası kediyi gördü,... yol boyunca kaçarak Eldon'u arayan kediyi. | Open Subtitles | كلما نظرت ميل حولها رأت هذا القط اللعين. يفتش ويبحث عن إلدون |
Çeşitli nedenlerden dolayı hayatlarında bir amaç arayan ve aitlik hissine sahip olmak isteyen insanların duygularını sömürüyor. | Open Subtitles | ومقنع للغاية ويبحث عن غرض محدد.. لأى سبب كان |
Kızının ölümünden sorumlu olan adamı arayan, tarayan bir hayalet. | Open Subtitles | يطارد ويبحث عن الرجل المسؤول عن موت ابنته |
Bu zavallı adam gettoya gidip karısını aramak istiyor. | Open Subtitles | هذا المسكين يريد أن يذهب ويبحث عن زوجته في الـ "غيتو" |
Ama laboratuvarda yanımda tedavi arayan Ward değildi. | Open Subtitles | ولكن (وارد) لم يكن بجانبي في المختبر ويبحث عن الدواء. |
Bay Callen'ın içinde bir parça hâlâ o koruyucu aile sisteminde kendine yuva arayan o genç çocuk olacak. | Open Subtitles | يوجد جزء فى السيد (كالين) الذى سيبقى دائماً ذلك الفتى الذى فقد طفولته ويبحث عن وطنه |