ve elinizdeki bu sınırlı bilgiyle orada ne olduğuna dair çıkarım yapmanız gerekirdi. | TED | ويتحتم عليك أن تستدل على ما هو موجود معتمدًا على هذه الدلائل المحدودة. |
Sadece inanın." Üzgünüm millet, ama aydınlanma öncesi kilise çağına geri döndük ve buna karşı savaşmak zorundayız. | TED | حسناً أنا آسفة ، أيها الناس ، ولكن ها نحن نعود .. إلى الكنيسة قبل عصر التنوير ، ويتحتم علينا أن نحارب ذلك. |
Ona bir asker muamelesi yap. Savaş alanında ölmüş ve oraya gömülmesi gerekiyormuş gibi. | Open Subtitles | عامله كالمحارب الذي قُتل بالمعركة ويتحتم بأن يُدفن هنالك |
Tabii her birini cevaplamak ve soruşturmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | ويتحتم علينا الاستجابة والتحقيق بكلٍ منها |
ve ne zaman görüşsek birinin doğum suyu geliyor ve o da gitmek zorunda kalıyor. | Open Subtitles | و كل مرة نفعل يسيل ماء المخاص لإحداهن ويتحتم عليه الذهاب |
Fakat işler tersine dönüyor ve kurtlar geri çekilmek zorunda kalıyor. | Open Subtitles | لكن السحر ينقلب على الساحر ويتحتم على الذئاب التقهقر الآن |
Fakat işler tersine dönüyor ve kurtlar geri çekilmek zorunda kalıyor. | Open Subtitles | لكن السحر ينقلب على الساحر ويتحتم على الذئاب التقهقر الآن |
Her gün sabah uyanıyorum, olanları hatırlıyorum ve üstesinden gelmem için kendimle savaşmam gerekiyor. | Open Subtitles | لقد مر تقريباً شهرين كل يوم استيقظ وأتذكر ما حدث ويتحتم علي أن أقاتل لأجمع شتات نفسي |
Acil halledilmesi gereken bir görev var, ve telefonumu kontrol etmem gerekiyor | Open Subtitles | إنها مهمَّة عابرة، ويتحتم أن أتفقَّد هاتفي |
Bazılarımız istiyor ama hepimiz değil ve hep birlikte olmamız gerek. | Open Subtitles | بعضنا يردن ذلك، لكن ليس جميعنا، ويتحتم أن نوافق بالإجماع. |
Bazılarımız istiyor ama hepimiz değil ve hep birlikte olmamız gerek. | Open Subtitles | بعضنا يردن ذلك، لكن ليس جميعنا، ويتحتم أن نوافق بالإجماع. |
O zaman ona dünyanın kötü bir yer olduğunu ve hayatta kalabilmek için bazen kötü şeyler yapmak zorunda olduğumuzu söyle. | Open Subtitles | عندئذٍ نخبرها أن العالم مكان سيء، ويتحتم اقترافنا الذنوب للنجاة. |
Ayrı yollara gitmeniz ve birbirinizde ayrı kalmanız gerekecek. | Open Subtitles | وعليكم الافتراق، ويتحتم أن تظلوا مفترقين. |
Onu serbest bıraktın ve şimdi beslenmesi gerek. | Open Subtitles | إنك حررته، ويتحتم أن يتغذى الآن. |
ve bununla yaşamalıyım. | Open Subtitles | ويتحتم عليّ التعايش مع ذلك |
Ayrıldığımızda gidip onlara ağlamayacak mısın ve bok dolu çöp poşetini evimin dışına çıkarmayacak mısın? | Open Subtitles | ألن تذهبي للبكاء عندهم عندما ننفصل... ويتحتم عليك إخراج حقيبة قاذوراتك -من منزلي؟ |
ve kaderler kesişir. | Open Subtitles | "ويتحتم القدر" |