Gün boyu insanlar takılıyor, konuşuyor yemek yiyorlar. | Open Subtitles | والجميع كان يقضي وقته ويتكلم ويتناول الغداء |
Dr. Hunt uykusunda yürüyor ve konuşuyor. | Open Subtitles | الطبيب هنت يسير أثناء نومه ويتكلم أثناء نومه ، في الواقع |
Göz takip teknolojisi ve konuşma aracı ile konuşuyor ve biz akciğerlerine bakıyoruz çünkü zamanla diyaframı da tükenecek ve o zaman yapay solunum cihazına bağlayıp bağlamamak kararı verilecek. | TED | ويتكلم باستخدام تكنولوجيا ملاحقة العين وجهاز توليد الكلام وكنا نراقب رئتيه لان حجابه الحاجز سيتوقف يوما ما وحينها سيتخذ قرار وضعه على جهاز تنفس صناعي او لا |
avluya giriyor ve ona palazzo'da bir felaket olduğunu söyleyen bekçi ile konuşuyor. Kimsenin TVsi çalışmıyor. Ve pek yakında büyük bir futbol karşılaşması var. kalabalık biraz huzursuzlaşıyor ve sinirler geriliyor. | TED | يدخل الى الساحه ويتكلم مع حرس البنايه الذي يعلمه ان هنالك مصيبة قد حدثت بالساحه فاجهزة التلفاز كلها لاتعمل وهنالك مبارة كبرى لكرة القدم بعد قليل وبدأت الحشود تصبح قلقه وعصبيه |
Karımın kafasına silah dayamış olarak adam oradaydı,sosyal bilimciler hakkında konuşuyordu. | Open Subtitles | وكان هو هناك يصوب مسدسا إلى رأس زوجتي ويتكلم عن ذلك العالم الإجتماعي |
Karısı sekiz yıl önce ölmüş.Onunla konuşuyor. | Open Subtitles | زوجته ماتت قبل ثمانية سنوات ويتكلم معها |
konuşuyor, konuşuyor, nasıl cümle kuracağını biliyor. | Open Subtitles | يتكلم, ويتكلم يعلم كيف يركّب جملاً |
Aynen bu kelimeleri kullandı, çok iyi İngilizce konuşuyor. | Open Subtitles | كانت تلك كلماته، ويتكلم إنكليزية جيداً |
"Denizin dilini akıcı bir şekilde konuşuyor. | Open Subtitles | ويتكلم لغته بطلاقة |
Birden karşımda beliriyor. Benimle konuşuyor. | Open Subtitles | فهو يظهر أمامي، ويتكلم معي. |
Roman Spektor uyandı ve konuşuyor. | Open Subtitles | رايمون سبيكتور اسيتقظ ويتكلم. |
Tanrı bizi duyuyor ve bizimle konuşuyor. | Open Subtitles | الله يسمع لنا ويتكلم! |
Benim yemeğimi yediği halde benimle bu şekilde konuşuyor. | Open Subtitles | ويتكلم معي بهذه الطريقة ! |
Çok güzel konuşuyor. | Open Subtitles | ويتكلم بلطف |
Ve konuşuyor ve ayaklar yerinde sayıyor..." | Open Subtitles | ويتكلم ويسير |
Dilimizi konuşuyor. | Open Subtitles | ويتكلم لُغتنا |
Bilgeydi ve gırtlağından konuşuyordu. | Open Subtitles | لقد كان حكيمًا ويتكلم من قناته الهضمية =بجرأة |
Sana benziyor, senin gibi konuşuyordu. | Open Subtitles | يشبهك ويتكلم مثلك |