Oldukça iyi. Yemek veriyorlar. Tuvalete gitmemize izin veriyorlar. | Open Subtitles | بصورة جيدة جداً، أنهم يطعموننا ويسمحون لنا باستخدام الحمامات |
Burnundan giriyorlar ve çıkarttıkları parçayı saklamana izin veriyorlar. | Open Subtitles | يدخلونمنخلالأنفك.. ويسمحون لك بإقتناء قطعة المخ التي يزيلونها |
Neden bunun olmasına izin veriyorlar? | Open Subtitles | لماذا هم يجلسون بالخلف ويسمحون بحدوث هذا ؟ ؟ |
Adam çocuk tacizciliğinden hüküm giymiş şimdi de dondurma dağıtmasına izin veriliyor. | Open Subtitles | لديه سجل جنائي سابق في التحرش بالأطفال ويسمحون له بتقديم البوظة |
Evi satın alıyorlar ve siz faiziyle ödeyene kadar oturmanıza izin veriyorlar. | Open Subtitles | في الواقع يشترون المنزل ويسمحون لك بالإقامة فيه حتى تستكمل دفع القرض مع الفائدة |
Sadece ellerini kırıp gitmene izin vermezler. Mahkemeye verirler. Ve en büyük cezayı alman için uğraşırlar. | Open Subtitles | لن يكسّروا يديك فحسب ويسمحون لك بالذهاب؛ سيقومون بملاحقاتك قضائياً وسيطالبون بمعاقبتك. |
Saunada da yemek yemene izin verilen bir yerse. | Open Subtitles | . هم لديهم منتجع . " ويسمحون فيه أن تأكلي في " السونا |
- İbadet etmelerine izin veriliyor mu? | Open Subtitles | ويسمحون لهم بالصلاة؟ |
Ve burada sigara içmene izin mi veriyorlar? | Open Subtitles | ويسمحون لكِ بالتدخين هنا؟ |
Bu film sıradan insanların (bir kaç aşırı kaba ve kalpsiz istisnanın değil de insanların büyük bir çoğunluğunun) aktif olarak katıldığı, kabullendiği, vergilerinin kullanılmasına izin verdiği bir durumu görüyoruz: kendi türümüzün önemsiz çıkarları için başka türlerin en önemli hakkının | Open Subtitles | هذا الفيلم يظهر أن البشر العاديين ( ليس القله المستثناه القاسون اوعديمي الرحمه، ولكن الغالبية الساحقة من الناس)، يقومون بدور نشط، ويذعنون، ويسمحون لضرائبهم |