Çocuklar 25 milyon dolarlık paylarını alacaklar ve bunu gayet iyi biliyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الأطفال على وشك أن يرثون لكل منهم 25 مليوناً.. ويعلمون بذلك |
Varlığımızın farkındalar, dışarıda bir dünya olduğunu biliyorlar. | TED | فهم يعلمون بوجودنا، ويعلمون بوجود عالم خارجي. |
Terkedilmiş değil. Oradalar. Burda olduğunu da biliyorlar. | Open Subtitles | ليست كذلك ، هم متواجدون ويعلمون بأنك هنا |
Hasta olmadığımı biliyorlar. Ben de onların bildiğini. Onlar da benim bildiklerini bildiğimi biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أني لست مريض، أعلم أنهم يعلمون ويعلمون أني أعلم أنهم يعلمون |
...sonuna kadar savaşacağını da biliyorlardı ve beni önündeki bir kese kağıdını bile vuramayan silahsız bir çocukla buraya gönderdiler. | Open Subtitles | ، ويعلمون أنه يحارب حتى آخر لحظة ، وأرسلونى هنا مع فتى غير مسلح . الذى لا يستطيع أن يقاتل |
Tony'yi parçalara ayırıp çöpe attığını da biliyorlar. Sus! | Open Subtitles | يعلمون أنك قطعتي تومي الى أجزاء ويعلمون أنك رميته في الحاوية |
Onların arkadaşları olmadığımızı biliyorlar adam gibi durmazlarsa işlerin bozulacağını da biliyorlar. | Open Subtitles | ويعلمون يقينًا أننا سنقسوا عليهم إن لم يتصرفوا بشكل مهذّب |
Ve televizyona çıkmak için tek şanslarının, Başkan'a çamur atmak olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | ويعلمون أن الطريقة الوحيدة ليظهروا على التلفاز هي بالتغوط علناً على رئيسنا وقواته المسلحة |
Aileleri çocuklarını tanıyorlar. Onların nasıl hissettiklerini biliyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الأباء يعرفون أبنائهم، ويعلمون ما يشعرون به |
Bakın, bu adamlar, sizin isimlerinizi biliyorlar. Kim olduğunuzu biliyorlar. Bize yardım ettiğinizi biliyorlar. | Open Subtitles | إسمعوا أولائك الرجال يعلمون أسمائكم ويعرفون من تكونون ويعلمون بأنكم تساعدونني |
Onları tanımaya hiç çaba göstermediğini biliyorlar. Sen olsan ne hissederdin? | Open Subtitles | ويعلمون أنه ليس لديك اهتمام بالتقرب منهم |
Onları tanımıyorsun ama eski işin içindeydiler... ve çok şey biliyorlar. | Open Subtitles | تجهلهم، لكنهم كانوا جزءًا من العملية السابقة، ويعلمون الكثير. |
Ne aldığımızı biliyorlar. Ne yediğimizi biliyorlar. Nereye tuvaletimizi yaptığımızı biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون ما نقوم بشرائهن ويعلمون ما نأكله ومتى ندخل المرحاض |
Birkaç muhabir haberi almış ve artık senin sabıkalı biriyle çıktığını biliyorlar. | Open Subtitles | بعض الصحفيّون تبيّنوا القصّة ويعلمون الآن أنّك تواعدين مجرمًا مسجّلًا. |
Ayrıca dün gece diyet kola kutularını eve götürdüğünü biliyorlar. | Open Subtitles | ويعلمون بأنك أخذت العلب لشراب الحمية للمنزل الليلة الماضية |
Silahlarını temizliyorlar. Ve neden orada bulunduklarını çok iyi biliyorlar. | Open Subtitles | ينظفون أسلحتهم ويعلمون بالضبط سبب وجودهم هناك |
Hasta olduğunu, ne kadar süren kaldığını ve kefaletle çıkmayacağını biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أنك مريض ويعلمون كم لديك من الوقت لتحياه ويعلمون أنك لن تدفع كفالة الإفراج |
Yaşadıkları travma ve geçim sıkıntılarının bunu başarmak için önemli olduğunu benimsemişler ve bu tecrübeler olmadan başarılı olabilmek için ihtiyaçları olan güç ve dayanıklılığa sahip olamayacaklarını biliyorlar. | TED | إنهم يتقبلون ما تعرضوا له من صدمات وصعوبات كعناصر أساسية في ما أصبحوا عليه اليوم، ويعلمون أنه لولا هذه التجارب، لربما ما استطاعوا تنمية القدرة والعزم اللازم لكي يصبحوا ناجحين. |
- Vermeliyim. Ofisten arıyorlar, aşkım. Evde olduğumu biliyorlar. | Open Subtitles | ـ لابد أن أفعل, إنه المكتب عزيزتي, ويعلمون أنني هنا ـ كلا! |
Neler döndüğünü kesinlikle biliyorlardı, kesinlikle biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد عَلِموا ما كان يجري بالظبط! ويعلمون ذلك |
Onlar askerdi. Zorlukları biliyorlardı. | Open Subtitles | كان هنالك جنوداً, ويعلمون النتيجة |