- Munis yüzlü, açık simalı ve kahverengi melon şapkalı birisi. | Open Subtitles | ،مع وجه جديد وطلة بهية ويلبس قبعة مكورة سمراء |
O, şey... uzun boyluydu, ve gözlük takıyordu. | Open Subtitles | لقد كان،.. أجل، قد كان طويلا، ويلبس نظارات |
Bir Volvo kullanıyordu ve altın çerçeveli bir gözlüğü vardı. | Open Subtitles | إنّه يقود سيارة فولفو خاصة ويلبس نظارة بإطار ذهبي |
Bir Volvo kullanıyordu ve altın çerçeveli bir gözlüğü vardı. | Open Subtitles | إنّه يقود سيارة فولفو خاصة ويلبس نظارة بإطار ذهبي |
Tüm yaptığı yemek, uyumak ve tuvaletleri tıkamak. | Open Subtitles | كل ما يفعله ياكل, ينام ويلبس القبقاب لذهاب الى الحمام |
Defterdar'ın işi skor tutmak ve bu şapkayı takmak. | Open Subtitles | والان المحتال فقط يستمر بالربح ويلبس القبعة |
Soyunuk ve onun olmadığını farzettiğim kadın iç çamaşırıyla bulunmuş. | Open Subtitles | لقد وُجد عاري ويلبس الملابس الداخلية لنساء لذلك أعتقد لم يكن فعله |
Tek bildiğimiz koyu renk saçlı ve kot giydiği. | Open Subtitles | الجميع قالوه يأنه كان أسود الشعر ويلبس جينزاً |
Gözlerini bağlar. ve kötü giydirir. | Open Subtitles | معصّب العينين ويلبس أيضا بشكل سيئ |
İlk kez birlikte fotoğrafınız çekilecek ve sen spor ayakkabı giyiyorsun. | Open Subtitles | أول مرة ستتصوران معاً ويلبس حذاء رياضي |
Kurşuni bir kaftan giyer, kafasındaki geniş kenarlı şapkası ve uzun sakallarıyla Gandalf'a çok benzemektedir. | Open Subtitles | فيرتدي رداءً أبيضا ويلبس قبعة واسعة ولديه لحية طويلة وهذه الملامح (تليق تماما بـ(جاندالف |
Eğer Eşsiz kendini bir kız gibi hissediyorsa ve bir kız gibi giyiniyorsa, sahneye çıkmasına izin verilmelidir. | Open Subtitles | إذا كان (يونيك) يُحدد كفتاة ويلبس كفتاة من المفترض أن يلعب هذا الدور على المسرح |
Soyadı Padovkin. Alır, ve Red Hook'taki küçük bir içki dükkanı üzerinden çalıntı mal satar. | Open Subtitles | آخر اسمه (بادوفكين) , يبيع ويشتري الأشياء المسروقة خارج "بوديغا" ويلبس خطافًا أحمر. |
Bazen adı Tony'dir ve smokin giyer. | Open Subtitles | أحياناً هو (توني) ويلبس التوكس |
Minyon, çarpık bacaklı bin dolarlık kıyafetin içinde açlıktan ölecek gibi dış mekanda çalıştığı için bronzlaşmış gözlük takmaktan gözlerinin altı morarmış ve peçetenin üstündeki bir at nalı. | Open Subtitles | -صغير ، متقوّس الساقين ... هشّ من الجوع ، ويلبس سترة بألف دولار أسمر داكن من العمل في الهواء الطلق عيون الراكون من إرتداء نظارات واقية |
Elinde oda anahtarı olması ve Brad'e aldığın tişörtü giymesi bir anlam ifade etmez yani erkekler otel odalarında kıyafetlerini değiş tokuş ederler belki hava serindi, anlatabiliyor muyum? | Open Subtitles | فقط بأن لديه مفتاح الغرفة ويلبس القميص الذي اشترتيه لـ(براد) فهذا لا يعني شيئاً فالشباب يتشاركون الملابس والغرف طوال الوقت |