İçeri girince ortalık alevlenirse, kanıtı öldürüp kaçarlar. | Open Subtitles | ولو دخلنا وأخذنا نطلق النار فسيقتلون الدليل ويهربون |
İnsanlar güçleri olduğu sürece koşup kaçarlar. | Open Subtitles | يركضون ويهربون طالما كانت لديهم القوة الكافية |
İnsanlar güçleri olduğu sürece koşup kaçarlar. | Open Subtitles | الناس يركضون ويهربون طالما كانت لديهم القوة الكافية |
Modası geçmiş silahlarını ateşleyip, tam aksi yönde kaçıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطلقون من أسلحة منتهية الصلاحية ويهربون بالإتجاه الآخر |
Çocuklar şişko suratlarını şekerle doldurup cadı dedikleri, yeşil suratlı yaşlı kadınlardan kaçıyorlar. | Open Subtitles | الأطفال يغذون وجوههم السمينة بالحلوى ويهربون خائفين من العجوز الخضراء الشريرة التي يسمونها بالساحرة |
İşte bu yüzden Kim Jung Suk gibi adamlar sana katlanamayıp kaçıyorlar. | Open Subtitles | لهذا الرجال امثال كيم جيون سوك لا يطيقونك ويهربون بعيدا |
Aslında şunu ileri sürüyor: Beyazların, beyaz ayrıcalıklarının sorgulanması konusunda o kadar az deneyimi vardır ki bunu gündeme getirip sorgulamaya başladığınız anda genellikle ağlarlar, öfkelenirler veya kaçarlar. | TED | ستجادل ذلك، في الحقيقة، لأن البيض لديهم تجربة ضئيلة أن يكونوا في تحدي حول امتيازاتهم كبيض لأنه مهما يكن التحدي صغيرًا أمامهم، في العادة سيبكون، ويغضبون ويهربون. |
Ürkektirler, kaçarlar ve saklanırlar. | Open Subtitles | مذعورين ويهربون لجحورهم انهم يختبئون |
Vurup kaçıyorlar, sonra da biz suçlanıyoruz. | Open Subtitles | هم يضربون ويهربون ، ونحن نتلقى اللوم |
İnsanlara yardım etmeye çalışıyorum, kaçıyorlar. | Open Subtitles | ويهربون فايلوت هربت . |