Orada sadece acı ve nefret vardır, yaptığın hiçbir şeyin anlamı yoktur. | Open Subtitles | هناك فقط الألم و الكراهية و لا شىء تفعلينه يعنى لك شيئاً |
Bu kadar kızgn ve nefret dolu bir adam böyle bir adam, barışa rehberlik edebilir mi? | Open Subtitles | هل يمكن لرجل ولدت أفكاره فى الغضب و الكراهية أن يقودنا إلى السلام |
Sevgi ve nefret beslediklerinin kimliklerine. | Open Subtitles | شخصيات ارتبط معها غالباً بعلاقات الحب و الكراهية |
Çünkü, şiddet ve nefretin olduğu bir evde büyüdüm. | Open Subtitles | لاني ترعرت في اسره معتاده على العنف و الكراهية. |
Din savaşlarıyla ve nefretle geçen onca yıldan sonra Orta Doğu'da bir barış ihtimali var. | Open Subtitles | بعد كل هذه السنوات من الحروب الصليبيّة و الكراهية . فرصة للسلام بالشرق الأوسط |
- Bil diye söylüyorum beyin sevgi ve nefret için aynı kimyasalı salgılar. | Open Subtitles | ولكن فقط لكي تعلم الدماغ يطلق نقس الكيميائية للحب و الكراهية |
Yani, tüm bu öfke, mücadele ve nefret deneyimi geçiriyorsun. | Open Subtitles | أعني , المرور في كل هذه المغامرة من الغضب و القتال و الكراهية |
Savaş açmak, şiddet ve nefret senin kanında var. | Open Subtitles | نشر العنف و الكراهية يجري في دمك |
Her ne zaman öfke ve nefret artsa, maymun daha da cok gücleniyor | Open Subtitles | "حيث يوجد الغضب و الكراهية" "يصبح القرد أكثر قوة" |
Sevgi ve nefret ne kadar da yakınlar. | Open Subtitles | ! كم قريبان ، الحب و الكراهية |
O gördüğün etraflarındaki dünyada bulunan şiddet ve nefretin bir yansımasıydı, Henry... | Open Subtitles | ما رأيته كان انعكاساً للعنف و الكراهية |
Korku, suçluluk ve nefretin iblisleri. | Open Subtitles | شياطين الخوف و الذَنب و الكراهية |
öfke ve nefretle değil, cesaretle | Open Subtitles | ليس في الغضب و الكراهية بل في الشجاعة |