Aksi takdirde, senin eline silah alıp nöbet beklemeni öneririm. | Open Subtitles | أو أقترح أن تمسك سلاحاً و تأخذ مكاناً في الجبهة |
Şu neşeli şahsiyetini de yanına alıp buradan gider misin artık? | Open Subtitles | هل لك أن تذهب و تأخذ معك شخصيتك المبتهجة |
Bu işi yapıp parayı alıp almayacağınızı bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف اذا كنت سوف تفعل ذلك و تأخذ الثناء لنفسك |
Yüzlerce adım gerektirir, ve çok ama çok uzun zaman alır. | TED | إنها تتطلب مئات الخطوات, و تأخذ وقتا طويلا جدا. |
Bu iş için gidip bir disk satın almak yaklaşık 10 dolara mal olur ve tabiki bunu internette de paylaşmak buna dahil, eğer bunlar ciltler halindeyse. | TED | يكلفك حوالي 10 دولارات لتذهب و تأخذ قرصاً و تضعه على الشبكة اذا كنت تفعل ذلك بالحجم |
Bütün yaz boyunca bana... kafayı kumdan çıkarmanın ve bir başka yerden... şu harikulade, kocaman dünyaya bakmanın vaktinin geldiğini söyleyip durdun. | Open Subtitles | لقد كنت تخبرني طوال الصيف أنه الوقت كي تُخرج رأسك من الرمل و تأخذ نظرة على العالم الكبير الخارجي |
Köpeğini de alıp git. | Open Subtitles | يجب عليك أن تذهب ، و تأخذ كلبك معك ، تايلر |
Sıcak bir duş alıp biraz dinlen. | Open Subtitles | أذا .. لماذا لا تذهب لتأخذ حماماً ساخناً و تأخذ قسطاً من الراحة |
En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذ جميع الحقائب السوداء التى على الرف العلوى و تضعهم على الرف السفلى و تأخذ الحقائب البنية من على الرف السفلى و تضعهم على الرف العلوى |
Neden o zatları işe alıp hafta sonu izin yapmıyorsunuz? | Open Subtitles | لم لا توظفهم و تأخذ عطلة هذا الأسبوع؟ |
Bu baltayı da alıp ağaçlara vuruyorsun. | Open Subtitles | و تأخذ هذا الفأس، و تضرب الشجرة. |
Paramı geri alıp, sağlam adamlarla iş yapacağım. | Open Subtitles | سآخذ أموالي و تأخذ أعمالك لمكان أخرى. |
Evimi mahvedip, sonra da Michael'i alıp gidebileceğini mi sanıyorsun ? | Open Subtitles | أتعتقد أنك تأتي هنا و تحطم منزي و تأخذ (مايكل) معك ؟ |
Bu yüzden oyuncaklarını alıp evine dönüyorsun. | Open Subtitles | و تأخذ ألعابك و ترحل |
Crosby, Jasmine'in Jabbar'ı da alıp New York'a taşınmasına izin veremezsin.Buna engel olmalısın.Oğlunu senden koparamaz. | Open Subtitles | أتعلم... (كروزبي) ، هذا الشيء بأكمله هنا بخصوص (جازمين) ستنتقل إلى (نيويورك) و تأخذ معها (جبار) |
"Şey, tüm ödülü ve tebrikleri almana izin veremezdim." | Open Subtitles | حسناً، لم اكن لأتركك تحصل على كل الفضل و تأخذ كل الجائزة |
Oradaki jüriyi buraya getir ve buradaki jüriyi de oraya götür. | Open Subtitles | اريدك ان تحضر لجنة المحلفين تلك إلى هنا و تأخذ هذه اللجنة إلى هناك |
Eğer zaman içinde geri dönebilseydiniz ve olaya bir göz atabilseydiniz, bilirdiniz. | Open Subtitles | إذا كان بإمكانك أن ترجع بالزمن للوراء .و تأخذ نظرة خاطفة، ستعرف ذلك |
Yargıç ve juri karşısına çıkmadan yemin eder misin kutsal kitaba el basarak ve Tanrı'nın huzuruna çıkmadan yemin eder misin? | Open Subtitles | أتقسم على هذا أمام القاضى و المحلفين و يديك على الأنجيل و تأخذ القسم أمام الرب نفسه |
Ryan'ın odasına çıkar mısın ve Ryan'ın yatağındaki küçük kutuyu alır mısın? | Open Subtitles | هل تذهب للأعلى لغرفة رايان و تأخذ الصندوق الصغير من على سرير رايان ؟ |