Ve gerçek şu ki,... kendime erdem ve saygınlıkla... davrandığımı düşündünüz. | Open Subtitles | و حقيقة ان تظن انني أنسجم بدرجة من الرقي و الكرامة |
Çoğu zaman, hissedilen Ve gerçek olan aynıdır. | TED | في معظم الوقت، الاحساس بالأمن و حقيقة الأمن هما الشىء نفسه. |
Ve gerçek şu ki; o, bütün bu ünlü dergiler için kapak hikayesiydi. size önceden onun önemiyle ilgili bir fikir verir, bence. | TED | و حقيقة أنها كانت موضوع الغلاف لكل هذه المجلات المشهورة يعطيكم فكرة بالفعل حول أهميتها، كما أعتقد. |
Ve gerçek şu ki 7 insanın uçak düşmeden önce o uçaktan çıkması... Onlar için yeterince tuhaf değil mi? | Open Subtitles | و حقيقة أن سبعة أشخاص خرجوا من الطائرة غريبة بما فيه الكفاية |
Artan yara sayısını ve burada uyumasını, açıklanamayan kekeleme başlangıcına ve canlı halüsinasyonlara eklersek... kayıp değişken ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | فى عدد الطعنات و حقيقة انه نام هنا للهلوسات الحية و الظهور الغير مفسر للتأتأة تحصل على العامل المفقود هذا الرجل ساهد |
Ve gerçek şu ki, bu konuşmayı yapmamız olayların değişeceği anlamına gelir. | Open Subtitles | و حقيقة أننا نخوض هذه المحادثة تعني أن الأشياء ستتغير |
Bu onlara kimliklerini saklama, malzemelere erişim, Ve gerçek bir vergi beyannamesi olanağı sağlar. | Open Subtitles | بمنحهم بطاقة دخول للمعدات و حقيقة ما تم دفعه خلال سنة لهم |
Belirli çizgiler, bel bölgesinden geçen bantlar, Ve gerçek şu ki orijinalini ben çatlattım. | Open Subtitles | قمة مميزة , خطان حول الخصر و حقيقة أني قمتُ بكسر الأصلي |
Sadece bir kişi kendinizi özel Ve gerçek ve bu dünyaya ait hissettirebilir. | Open Subtitles | و حقيقة ما يقال انه يأخذ شخص واحد , فقط شخص واحد ... ليجعلك تشعر بانك مميز ذا قيمة و انك تنتمي لهذا العالم |
Ve gerçek şu ki: | Open Subtitles | و حقيقة أن (كيدمان) |
İnsan sayısını ve birden fazla giriş çıkış olduğunu düşünürsek burası kusursuz bir avlanma alanı. | Open Subtitles | بالنظر لحجم الناس و حقيقة أن المخارج و المداخل ممتلئة هذا هو المكان المثالي للصيد |