"و هو في" - Traduction Arabe en Turc

    • ve
        
    • bir
        
    Kömür üretimi İngiltere'de 1918'de doruğa ulaştı ve ondan bu yana sürekli düştü. TED ثم بعد ذلك، في 1918، انتاج الفحم في بريطانيا بلغ ذروته و هو في انحدار منذ ذلك الحين
    Bu adamın kişiliği değişti, yaşı ilerledi, ve kalbiyle ilgili sorunlar var, ve mahkümiyetini sonuna kadar gerçekleştiremeyebilir. Open Subtitles و هو في سنّ متقدم، ويعاني من مرضٍ قلبيّ مشتدّ و قد لا يتمكّن من قضاء كامل فترة عقوبته
    Kahveyle, bir dilim pay ısmarlar ve saat üçe kadar... garsonla flört eder. Open Subtitles و ياخذ قهوة و قطعة من الكيك ويغازل النادلة حتي الساعة 3 و احيانا و هو في وقت راحته
    Muhtemelen burada bir sistemi vardır. Oldukça zeki biri aslında. Open Subtitles كلوديا لديها نظام هنا و هو في الحقيقة ، ذكاء
    Sen mutlu şekilde burada oturuyorsun ama çocuk evinde sefil bir halde ağlıyor. Open Subtitles أنتي جالسة هنا, سعيدة و هو في المنزل حزين في حالة يرثى لها.
    Ancak analizlerimizi yaparken, bu iki meselenin, aslında, yönetimin temel prensiplerine bağlantılı olan ortak temel bir nedeni olduğunu fark ettik. TED لكن بينما كنا نقوم بتحليلنا أدركنا أنه هناك سبب أساسي مشترك لهاتين القضيتين و هو في الحقيقة متعلق بالركائز الأساسية للإدارة.
    Seni görmek istiyor ve yine o triplerinden birine girmiş durumda. Open Subtitles إنه يريد رؤيتك في الحال و هو في إحدى أمزجته
    ve üstünde küçük insanların yaşadığını düşünüyor. Open Subtitles و هو في الواقع يعتقد أن هنالك أناس صغار يعيشون عليها
    ve üstünde küçük insanların yaşadığını düşünüyor. Open Subtitles و هو في الواقع يعتقد أن هنالك أناس صغار يعيشون عليها
    ve bazen onları iyileştiren şey beyinlerindeki düşünceydi. Open Subtitles مما يمرضهم , و هو في كثير من الأحيان يكون بسبب فكرة داخل عقولهم أن شيطاناً تملكهم
    Ya da bildiği her şeyi söylüyordur ve masumdur. Open Subtitles أو يخبرنا فقط بما يعرفه، و هو في الحقيقة بريء.
    Boyayacaklar ve etrafta gezinecek. Open Subtitles و هو في الداخل، يقومون بطلاء البرميل و بعدها يأخذ جولة بالشاحنة.
    bir şey...bir Cin var ve onun onun başı belada en azından onun şey olduğunu pat diye hatırlayamıyorum. Open Subtitles هنالك مارد و هو في مأزق على الأقلّ ظننته في مأزق و فجأةً لمْ أعد أتذكّر
    Yani, anladık. Hoş biri ve bir grubu var. Open Subtitles أعني ، حسنًا، انه لطيف و هو في فرقة، مرحى.
    O giovanni adında birisi var ve o Paris'e giderken söylüyor. Open Subtitles و أن شخص يدعى جيوفاني أخذه و هو في طريقه إلى باريس
    Daha önce bunu kimse görmedi. Bu tamamen geçen hafta sonuçlandırdığımız bir şey. TED لم ير هذا أحد من قبل، و هو في الحقيقة نتائج حصلنا عليها الأسبوع الماضي
    Galois farketti ki; olay sadece teker teker simetrilerde bitmiyordu, bir şeklin simetrisini gerçekten belrleyen şey birbirleri ile yaptıkları etkileşimdi. TED ما أدرك ڴالوا: ليس التماثلات وحدها، بل كيف تتفاعل بينها و هو في الحقيقة ما يميز تماثل شكل ما.
    10 yaşındayken araba çalan bir oğlum daha vardı herhâlde. Open Subtitles لابد أنه كان لدي ابن آخر الذي سرق السيارة و هو في العاشرة من العمر
    Hadi ama Midge. Komadaki bir adamı sevemez. Open Subtitles بحقك يا ميج , هي لا تستطيع ان تحب شخصا و هو في الغيبوبة ؟
    Çok iyi bir yazardı, ama bir yoga pozisyonunda oturarak çalıştığını görünce çok endişelendim. Open Subtitles كان كاتبا عظيما لكنني خفت عندما عندما مررت على مكتبه رأيته يكتب و هو في وضعية الــ يوجا

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus