"و يعرف" - Traduction Arabe en Turc

• biliyor
• bilen
• tanıyor
• biliyordu

Ama kim olduğunuzu, neden burada bulunduğunuzu biliyor. Ben bunu bilmiyordum.
لكنه يعرفكم و يعرف سبب وجودكم هنا و أنا لم أكن اعرف هذا

Brody'nin her yerde arkadaşları var, 12 dil biliyor ortama uyum sağlar, yok olur.
ماركوس لديه أصدقاء فى كل مدينة و قرية من هنا و حتى السودان إنه يتحدث بأكثر من عشر لغات و يعرف جميع العادات المحلية

Kaptan bu gemiyi tanıyor. Onun dayanma gücünü biliyor.
الكابتن يعرف امكانيات السفينة و يعرف ما مدى احتمالها

- Bütün cevapları bilen tek adamdı o.
كان الرجل الوحيد الذي قابلته في حياتي و يعرف الإجابات

Ruby mafya çevresinden, Oswald'ı tanıyor, onu ayarlıyor.
روبي من الغوغاء, و يعرف أوزوالد أدخله فى القضية

Bana bayan Preston olarak sesleniyordu. Amerikalı olduğumu biliyordu. Bu nasıl olur?
. لكنه نادي بإسمي و يعرف أني أمريكية كيف ذلك ؟

Bunun suçlusunun John Holmes olduğunu biliyor.
و يعرف ان جون هولمز هو المسئول الان لن يفاجئني علي الاطلاق لو هولمز

Ama biri bu silahı hem kullanmayı hem de temizlemeyi çok iyi biliyor olmalı ki, üzerinde hiçbir iz kalmamış.
لكنّ أحدهم لا يعرف طريقة استخدامه فحسب بل و يعرف كيفية تنظيفه جيداً

Harika bir aleti var ve kullanmasını da biliyor.
و لديه قضيب رائع و يعرف حقاً كيف يستخدمه

Bizi tanıyor ve neler yapabileceğimizi de biliyor.
لأنه علي صواب , أبينا يعرفنا و يعرف ما يقدر عليه كل منا

Araç. Ne zaman girip çıktığımızı biliyor.
و يعرف مواعيد قدومنا و مغادرتنا و هكذا يتحين الفرصه المناسبه

Ne zaman girip çıktığımızı biliyor. Fırsat.
و يعرف مواعيد قدومنا و مغادرتنا و هكذا يتحين الفرصه المناسبه

becerikli, ...eyalet savcılığının içini dışını iyi biliyor.
و يعرف كافة تفاصيل مكتب نائب عام الولايه

Değnekle gıdıklayınca sakinleştiğini biliyor.
و يعرف أن مداعبته بعصًا بلطف يبقيه هادئ.

Hem bir kadını nasıl hoş tutacağını biliyor.
و يعرف كيف يعامل المرأة حسنا ً ؟

Kandırıldığını anlayan, kandırmasını bilen birine.
حسناً؟ يشعر بمحاولات الخداع و يعرف كيف يخدع

O, rock starları tanıyor ve bedava konser biletleri veriyor.
و يعرف نجوم روك و يحصل على تذاكـر مجـانية

Güneş ışığının ısı taşıdığını da dışarıda bulunmuş olan herkes biliyordu.
و يعرف كل شخص, فقط من البقاء خارجا بأن ضوء الشمس يحمل الحرارة