"يأتي من" - Traduction Arabe en Turc

    • geliyor
        
    • gelen
        
    • çıkıyor
        
    • geldiğini
        
    • gelecek
        
    • dan gelir
        
    • kaynaklanıyor
        
    Bu su 5 farklı eyaletten geçen borulardan geçerek geliyor. Open Subtitles الماء يأتي من خلال أنابيب و التي تمر بخمس ولايات
    Müşterilerin arkasından sağından geliyor. Bir kutu sigarayı çalar. Ruhunuz bile duymaz Open Subtitles يأتي من خلف الزبائن، ويهرب بعلبة سجائر قبل أن تدرك ذلك ..
    O sadece ilk yardım için gelen bina görevlilerinden biri. Open Subtitles إنّهُ أحد فتيان المبنى الذي يأتي من أجل الإسعافات الأوليّة.
    Bunu okyanusa dökmek için hiçbir yerden izin alamazsınız, ama o, okyanusundan kendisinden çıkıyor. TED لا يمكنم أبدا الحصول على تصريح للتفريغ في هذا المحيط، وكل ذلك يأتي من هنا.
    Bunun geldiğini altı ay öncesinden görmüştüm ve her şekilde, elime yüzüme bulaştırıyorum. Open Subtitles أرى هذا الشيئ يأتي من ستة شهور وكل مرة أتلقاه كضربة في أسناني
    Bizde onun istediği bir şey var. Onun için gelecek. Sende kimsin? Open Subtitles لدينا شيئاً ما يريده ، سوف يأتي من أجلها من هذا ؟
    En iyi şarap Yunanistan'dan gelir. Bunu herkes bilir. Romalılar bile! Open Subtitles أفضل النبيذ يأتي من اليونان الكل يعرف ذلك حتى الرومان
    Ki bu da ağrı başka bir yerden kaynaklanıyor demektir. Open Subtitles فهذا يعني أنّ الألم يأتي من مصدرٍ آخر ما اسمها؟
    Bu yüzden bizim geçmiş, bugün ve gelecek algımız bizim yaratılışımızdan geliyor. Open Subtitles لذلك انطباعنا حول الماضي، الحاضر والمستقبل يجب أن يأتي من حيث شُيدنا.
    Burada yediğin herşey.... 500 metre çapındaki bu araziden geliyor. Open Subtitles كل شيءٍ تأكله هنا، يأتي من على بعد ٥٠٠ قدم.
    Ve son olarak tiyatro sahnesinden çok fazla ilham geliyor. TED وأخيرا أريد أن أشير إلى ان الكثير من هذا الإلهام يأتي من المسرح.
    Hindistan'da kişi başına gelirin altıda biri Mumbai'den geliyor. TED سدس الناتج المحلي الإجمالي في الهند يأتي من بومباي
    Dünyanın, güneş, rüzgar ve su gibi yenilenebilir doğal kaynaklarından mı geliyor? TED هل يأتي من المصادر الطبيعية المتجددة على كوكب الارض. مثل الشمس، والرياح، والماء؟
    Burada, tüm gıdalar bu çiftlikten geliyor, ve sezon sonunda aslında daha fazla toprak, bereket ve biyoçeşitlilik oluşur. TED هنا كل هذا الطعام يأتي من هذه المزرعة وبنهاية الموسم هناك في الواقع سماد أكثر وتنوع حيوي أكثر
    Yani suyu kontrol eden bir şey aynı kaynaktan gelen suyu. Open Subtitles أقصد شيئا بإمكانه التحكم بالماء الماء الذي يأتي من نفس المصدر
    Yalanları ortaya çıkarıp sırlardan dolayı meydana gelen anlaşmazlıkları çözebilir. Open Subtitles يمكنها اكتشاف الكذب ورأب الصدع الذي يأتي من حفظ الأسرار
    İşte, güneşimizden gelen ışık bu görkemli yapıya şelale gibi akıyor. Open Subtitles وهذا هو الضوء الذي يأتي من نجمنا ليغمر هذا البناء المذهل
    Baş ağrılarının çoğu ense kökündeki sinirlerden çıkıyor. Open Subtitles أغلب الصداع يأتي من هذه الأعصاب خلف العنق
    Maiden ruhu onun doğru bildiği şeyler üzerine yoğunlaşmasıyla ortaya çıkıyor, ve o tamamıyla bozulamaz. Open Subtitles روح مایدن يأتي من تركيزه الموسيقية في ما يعتقد أنه هو الصحيح. وغير قابل للفساد تماما.
    Lakin ayakta durmaya çalıştığında bütün dengenin buradan geldiğini göreceksin. Open Subtitles لكن إذا حاولت الوقوف ستجدين كل توازنكِ يأتي من هنا
    Bugün size başka bir büyük değişimin eşiğinde olduğumuzu ve bu değişimin sürpriz şekilde yine üretimden geldiğini söylemek için buradayım. TED أنا هنا اليوم لأخبركم بأننا على وشك تغيير ضخم آخر وأن هذا التغيير المدهش بما فيه الكفاية سوف يأتي من التصنيع مرة أخرى
    ABD'deki tüm kokainler Orta Amerika'dan gelir. Open Subtitles كل الكوكاين يأتي من امريكا، من وسط امريكا
    Bu mizacın düzenli olarak sevişmediğinden kaynaklanıyor. Open Subtitles مزاجكِ ذاك يأتي من عدم حصولكِ على جِماع.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus