| - Umarım benim sanal kredi kartımı yutar. | Open Subtitles | جهازي الوهمي نسخ ملفاً واحداً ، فلنأمل أن يبتلع الطعم حسنا أنا أراه |
| Dini düşünüyorsun. İnsanlar bu kavramları yutuyor. | Open Subtitles | فكري بالدين يبتلع الناس و يقبل فقط هذه المباديء |
| Derin okyanustaki en yaygın balığın yani besin zincirinin en altındakinin bu zehirli hapları yutup yutmadığını öğrenmek istedik. | TED | أردنا أن نعرف إذا كان أكثر الأسماك شيوعًا في المحيط العميق في قاعدة السلسلة الغذائية يبتلع هذه الحبوب السامة |
| Sadece, kılıç yutan bir adamı pek umursamıyorum. İşte şimdi yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | لا، و إنّما لستُ مهتمّاً برؤية شخصٍ يبتلع سيفاً |
| Evet, şişeleri dişleriyle açmayı seviyor, ...ama, bunu engellemek zorunda kaldım, ...çünkü, bir sürü kapak yuttu. | Open Subtitles | نعم، و هو يحبّ فتحهم بأسنانه، لكنّني اضطررتُ لمنعه لأنه كان يبتلع الكثير من السدادات |
| Bu görevi, özgür ülkemizi bir mürekkep balığı yutsun diye almadım. | Open Subtitles | لم آخذ هذا العمل حتى أدع حبار ضخم ما يبتلع بلدنا الحرة |
| Scottie'nin sikkeleri yutması? | Open Subtitles | وأن يبتلع سكوتى العملات وأن تنقذ بولينج ثورث |
| Ortalama bir birey günde 2 bin kez yutkunur. | Open Subtitles | الشخص العادي يبتلع 2000 مرة في اليوم |
| Cheyenne Dağı'nı yutmadan önce bağlantıyı koparmanın tek yolu hemen ufuk çizgisinin üzerinde bir bomba patlatmak oldu. | Open Subtitles | {\an8} الطريقة الوحيدة لقطع الإتصال "قبل أن يبتلع قمة شايان {\an8} كانت بإعداد شحنة متفجرة في أفق الحدث |
| Şu adamın kılıcı yutmasını izlemeliyim, ...ama adam erteleyip duruyor. | Open Subtitles | يجب أن أرى هذا الرجل يبتلع السيف لكنّه ظلّ يماطل، ليجتذبَ الجمهور |
| - Bir çocuk burnunu koparıp yuttuğunda ve o burun, bir nar kadar şiştiğinde o kadar sevimli olmuyor. | Open Subtitles | لن يكون لطيفاً عندما يبتلع أنفه طفلاً ما. و يتضاعف حجم الأنف إلى حجم ثمرة الرمّان. |
| Onların anneleri, şişman hanım, babaları da kılıç yutar ve aslanları ehlileştirir. | Open Subtitles | الأم هي السيدة السمينة والأب يبتلع السيوف ويروض الأسود |
| - Tekmele gitsin. - Evet, tabii. Eğer tekmelersem ayağımı yutar ve beni Mordor'a sürükler. | Open Subtitles | أجل ، لو ركلته ، سوف يبتلع قدمي ويسحبني لموردور |
| Senin oğlun böyle bir halt etmez s*kini böcekler yer, seni unutmak için bulduğu her hapı yutar. | Open Subtitles | Fucks ابنك أي شيء يتحرك، وقال ديك يؤكل بالخلل، أنه يبتلع حبوب منع الحمل أي أنه يمكن |
| Yumurtaları bütün olarak yutuyor. | Open Subtitles | اوه ,لا ,لا أباك يفعل امور غريبة أيضاً يبتلع البيضة كاملة |
| Unutmayın, o şey ışığı bile yutuyor. | Open Subtitles | لا تنسوا أن ذلك الشيء يبتلع الضوء |
| Bir kara deliğin Dünya'yı yutup yutamayacağını belirlemek için öncelikle nerede olduklarını bulmalıyız. | TED | لكي نحدد هل يستطيع ثقب أسود أن يبتلع الأرض، يجب علينا أولًا أن نعرف أين تتواجد. |
| Güneşi bile yutan, çok karanlık bir kule. | Open Subtitles | برج شديد الظلام بإمكانه أن يبتلع الشمس |
| Biri yemi yuttu. | Open Subtitles | حسنا, على احدهم ان يبتلع الطعم |
| Bu görevi.. ..özgür ülkemizi bir mürekkep balığı yutsun diye almadım. | Open Subtitles | لم آخذ هذا العمل حتى أدع حبار ضخم ما يبتلع بلدنا الحرة |
| Bir yılanın kendi kuyruğunu yutması gibi. | Open Subtitles | أشبه بكثير للثعبان الذي يبتلع ذيله، |
| Ortalama bir birey günde 2 bin kez yutkunur. | Open Subtitles | الشخص العادي يبتلع 2000 مرة في اليوم |
| İlk lokmayı bile yutmadan bu hâle geldi. | Open Subtitles | هذا حدث قبل أن يبتلع العضة الأولى |
| Basına da haber verin. Fries'ın yemi yutmasını istiyorum. | Open Subtitles | وأخبر هذا للصحافة، أريد من (فرايز) أنّ يبتلع الطُعم |
| Çocuğun teki küçük oyuncak araba yuttuğunda arabanın kendi yolunu mu bulacağını yoksa hava yoluyla mı taşınması gerektiğini bilmek durumundasın. | Open Subtitles | حسناً، عندما يبتلع طفل سيّارة صغيرة، يجب أن تعلم فيما إذا كانت ستخرج بمفردها أو يجب استخراجُها. |
| Yemek borusuna yaptığı basınç, midesine daha fazla yemek almasına olanak sağlıyor. | Open Subtitles | بأن يزيد الضغط الصدري خلال المريء مما يمكنهُ أن يبتلع طعاماً أكثر |
| Çocuklar hep bir şeyler yutarlar, değil mi? | Open Subtitles | أعني، يبتلع الأطفال أشياءً طوال الوقت، صحيح؟ |
| Evet, ama sadece bir dahi sonik silah yutabilir. | Open Subtitles | أجل , لكن العبقري فقط يبتلع مسدس الذبذبات الصوتية |
| Ön sırada oturan bazılarınız çok sesli bir şekilde yutkunuyor. | Open Subtitles | البعض منكم في الصفوف الأولى يبتلع بصوتٍ عالٍ |