ağlayan bir adam bizden düğme ve sabun yaptıklarını söyledi. | Open Subtitles | رجل كان يبكي قال : بأنهم يصنعون منا الأزرار والصابون |
Onu son gördüğümde, merdivenlerde ağlıyordu. | TED | آخر مرة رأيته كان جالساً يبكي على الدرج |
Tıpkı iyi bir aktör gibi gerçekten ağladığını veya güldüğünü düşündürtebilir. | Open Subtitles | ـ كممثلٍ بارع ، حيث يجعلك تظن بأنه يبكي أو يضحك |
Bayan Amerika töreninde en çok kim ağlar biliyor musun? | Open Subtitles | اتعلم من يبكي أشد البكاء في مسابقة، ملكة جمال أمريكا |
Kuzenimin çocuğunun ağlarken nasıl tiz bir ses çıkardığına inanamazsın. | Open Subtitles | ليست لديكِ فكرة عن صوت ابن ابن عمي عندما يبكي |
Ve sonra ağladı, ağladı, hiç bir şey yapamadım... | Open Subtitles | وهو يبكي ويبكي.. أنا لن أستطيع الحصول على أيّ شئ بالفعل |
Bu yüzden metal müzik dinlediğinde ağlamıyor. | Open Subtitles | نعم , لذلك لا يبكي عندما يسمع موسيقى تسبب الصداع |
Onun yerine ağlayan bir adamla uğraşıyorum. Bu çok sıkıcı. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك حصلت على طفل يبكي ، هذا مُمل |
Aslında, annem en sonunda bana benim, okula giderken bütün yol boyunca ağlayan küçük bir çocuk olduğumu söyledi. | TED | في الواقع، أخبرتني والدتي أنني كنت الطفل الصغير في القرية الذي يبكي طوال الطريق إلى المدرسة. |
Biz ağlayan herkesle birlikte ağlayan ve sevinen herkesle birlikte sevinebilen bir Tanrı istiyoruz | TED | نريد ربأً يستطيع أن يبكي مع الذين يبكون, ويبتهج مع المبتهجين. |
68 Mayıs'ında bir gün kafe tıklım tıklımdı ve herkes ağlıyordu. | Open Subtitles | ذات يوم من شهر مايو 68 كان المقهى مزدحما، والجميع كان يبكي |
Ben yavaşça onun hayatını alırken O bir bebeğin annesi için ağladığı gibi senin için ağlıyordu. | Open Subtitles | لقد طلبت مثل طفل صغير يبكي لأمه عندما أطفئت حياتها ببطئ |
Dün gece gene ağlıyordu | Open Subtitles | كلا، الرعاية الليلية إستمعت إليه يبكي ثانية |
Uçakta bir bebeğin ağladığını duyunca bunun sırf sana özel olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت في طائرة وسمعت طفلا يبكي تعتقد أن الأمر يحصل لك |
Dışarıda ya da diğer odada olursan ağladığını duyabilirsin ya da... | Open Subtitles | لو كنتِ في الخارج أو الغرفة الأخرى يمكنك سماعه وهو يبكي |
Bayan Amerika töreninde en çok kim ağlar biliyor musun? | Open Subtitles | اتعلم من يبكي أشد البكاء في مسابقة، ملكة جمال أمريكا |
Anne başka tarafa doğru baktığında, çocuktaki korku görülür, oğlanlar dahi ağlar. | TED | عندما تنظر الأم بعيدا، يمكنك رؤية الخوف على الطفل، حتى يمكن للولد أن يبكي. |
Kuzenimin oğlu ağlarken, sesinin ne kadar gür çıktığına inanamazsın. | Open Subtitles | ليست لديكِ فكرة عن صوت ابن ابن عمي عندما يبكي |
Bu adam sürekli ağladı. Onun adına ben utandım. | Open Subtitles | كان هذا الرجل يبكي طوال الوقت، أشعر بالحرج من أجله حقّاً |
"Bak" derler, "bizimkisi en tatlı olanı. Hiç ağlamıyor bile." | Open Subtitles | فقالا " انظر، طفلنا هو الأجمل إنه لا يبكي حتى" |
Manhattan'da dört yaşında ağlayarak uykuya dalan bir çocuk var. | Open Subtitles | هناك طفل بعمر 4 سنوات في مانهاتن يبكي حتى النوم. |
Eğer baban bir bebek bakıcısı bulmazsa, kimse bir yere gitmiyor. Ve o zaman kim ağlayacak görürüz. Yo, yo, yo. | Open Subtitles | إذا لم يجد والدك حاضنة لأخوك، لن نذهب للحديقة وسنرى من يبكي حينذاك |
ağlamadı, sızlamadı. Bu cezayı hak ettiğini biliyordu. | Open Subtitles | فهو لا يبكي ولا ينتحب لأنه يعتقد أن عقابه عادل |
Dinle şunu, bebek ağlaması gibi hüzünlü. | Open Subtitles | إنه كالطفل الذي يبكي.. سأخبرك بما أريدك أن تفعله |
Tamam. Sanırım ağlamasını sağlamamız lazım, değil mi? | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أن علينا جعله يبكي فقط, صحيح؟ |
Ve insan bu durumda ağlamaz." | Open Subtitles | أن هذه الجنازة هي جنازتي أنا والمرء لا يبكي في هذه الحالة |
Herkes tahliye edildi ama siz bir çocuğun ağlama sesini duydunuz. | Open Subtitles | كان الجميع يغادر، وهممت بالمغادرة سمعت علي ما يبدو وكأنه طفل يبكي |
....ressamların yaptığı gibi.. ......ağlayıp inleyen .küçük bir köpek buldu. | Open Subtitles | ثم سقط على ذلك الكلب الذي كان يبكي مفقود وتائه |