Eğer ki isteyerek bağış yapmazsa çocuklarımızın ihtiyaçlarını, vücudunu oyup çıkartabilirim. | Open Subtitles | ،وإن لم يتبرع متطوعًا فيمكنني دومًا انتزاع اللقمة التي يحتاجها أطفالنا |
Sınıf arkadaşları onu Yale'e... ..50 milyon dolar bağış yapması en muhtemel kişi seçtiler. | Open Subtitles | وصوّت زملاءه أنه سيكون الرجل الاكثر احتمالا ان يتبرع ب50 مليون دولار لجامعته |
Bir adam 200.000 dolar bağış yaptıysa, tesisleri kullanmaya hakkı var demektir. | Open Subtitles | عندما يتبرع رجل بمائتى ألف دولار فهو مؤهل للانتفاع بالتسهيلات |
Sıradaki şarkıcımız bize sadece parasını değil, zamanını da veriyor. | Open Subtitles | المغني التالي لدينا لا يتبرع فقط بماله، بل يتبرع بوقته |
Şimdi bu adam, tüm parasını ve bir böbreğini bağışlıyor... | Open Subtitles | إذن هذا الرجل يتبرع بجميع أمواله وثم بكليته ؟ |
Herkes kıyafet bağışlıyor. | TED | مورغان أونيل: كان الجميع يتبرع بالملابس. |
Ona uçakları yalnızca Japon itlerine değil bize de bağışlamasını söyle. | Open Subtitles | أخبره بأنه لا يتبرع فقط بالطائرة للأوغاد اليابانيين بل نحن أيضاً |
Amcadan bahsedelim adam bağış yaptı ve yeğenine hemen bir yer bulundu. | Open Subtitles | ياله من عم رائع يتبرع بماله و ابن أخيه يحصد |
- Birçok bağış yaptığını biliyorum. Siz de yapmalısınız. | Open Subtitles | فهو يتبرع للمؤسسات الخيرية كثيرا، يجب أن تفعل ذلك أنت أيضاً. |
Gariptir ki, hep nakitle bağış yaptı. | Open Subtitles | الأمر المثير للاهتمام هو أنه يتبرع لنا نقدًا |
Böylesine cömert bir bağış yapması ne hoş, değil mi? | Open Subtitles | اليس لطيفاً منه ان يتبرع بكل هذا الكرم؟ |
- Sonuç olarak? - Ma Bell'e de bağış yapılması gerek. | Open Subtitles | يتبرع ان يحتاج مابيل النتيجة؟ |
Piskopos Vitelleschi'ye 40 bin filorin bağış için. | Open Subtitles | لكي يتبرع بمبلغ 40 ألف فلورين (للمطران (فيتلسكي |
Evet, bu sene bağış yapmayacak. | Open Subtitles | أجل فهو لن يتبرع هذه السنة |
Howard Stark, kazanan kim olursa, arası iyi olması için bütün siyasi adaylara bağış yapar. | Open Subtitles | (هاوارد ستارك) يتبرع بالمال ل جميع المرشحين السياسيين لضمان مصالح جيدة مع المنتصر ايا كان |
Onun adını gazete birkaç defa görmüştüm. Yerel hayır cemiyetlerine çok fazla para veriyor. | Open Subtitles | رأيت إسمه عدة مرات في الجريده إنه يتبرع بالكثير من المال للمنظمات الخيرية المحلية |
Kızıl Haç'ta, kan veriyor. | Open Subtitles | انه في الصليب الأحمر يتبرع بدمه |
Bence cemaatindeki o kişiye söyle, arkadaşlarına yardım etmek istiyorsa böbreğini vermeliydi. | Open Subtitles | أود إخبار واعظك هذا إذا أراد حقاً أن يساعد أصدقائه، كان يجب أن يتبرع بكُليته. |
Dünyada 'Filmler, simdi her zamankinden daha çok' sloganıyla bilinen stüdyo... klasik siyah-beyaz filmlerinden 25 tanesini müzeye bağışlıyor. | Open Subtitles | الإستوديو، أصبح شعاره الآن: "الآن، أفلام أكثر مما مضى" يتبرع بطبع 25 نسخة من كلاسيكيات الأبيض والأسود إلى المتحف |
Tamam, Kızıl Haç'a bağışlamasını söylerim. | Open Subtitles | حسنا, رائع. سوف اطلبه ان يتبرع بالدم. |