"يتحسّن" - Traduction Arabe en Turc

    • iyiye
        
    • düzeliyor
        
    • gelişiyor
        
    • İyileşiyor
        
    • Daha iyi
        
    • iyileşmedi
        
    • düzelene
        
    • iyi oluyor
        
    Babam hep derdi: "biraz kötüye gitmeden, iyiye gitmez." Open Subtitles تعرف، أبّي أخبرني انه دائما سيصبح أسوأ بكثير من قبل أن يتحسّن.
    Daha güçlü antibiyotikler bulmazsak durumu iyiye gitmeyecek. Open Subtitles ‫لن يتحسّن ما لم نحضر ‫مضادات حيوية أقوى
    Çoğu çocuk bir noktada bunu yaşar. düzeliyor ileride. Open Subtitles معظم الأطفال في مرحلة ما يتحسّن الأمر بشكل أفضل
    Takım olarak çalıştıkça tepki süresi gelişiyor. Open Subtitles ما إن يبدآا بالعمل كفريق، يتحسّن زمن اﻹستجابة.
    Çoğu hastada bu hafıza kaybı, zamanla iyileşiyor. TED إنّ فقدان الذاكرة يتحسّن مع الوقت، عند معظم المرضى.
    Daha iyi odak ve dikkat sahibi olmakla birlikte hipokampüsün hacmini de arttırmış oluyorsunuz. TED إذ لا يتحسّن تركيزك وانتباهك فحسب، بل وتزداد سعة الحُصين أيضاً.
    Belki değilsindir. Adamın karaciğerinden bir vida çıkardık. İşin ilginci adam iyileşmedi. Open Subtitles لقد أزلنا آفة للتوّ من رئة الرجل والغريب أنّه لم يتحسّن
    Sen ve uyuşturucu satıcısı annen burada emlak fiyatları düzelene kadar kalabilirsiniz. Open Subtitles يمكنك أن تبقى هنا مع والدتك التي تتاجر بالمخدرات يمكنكما البقاء وتموّلاني حتّى يتحسّن وضع السوق
    İyiye gidiyor olduğu gerçeği yanıldığımızı mı gösteriyor? Open Subtitles وهل حقيقة أنه يتحسّن هي دليل على أننا كنا مخطئين؟
    Baldıran otu olsaydı ya şimdiye ölmüştü ya da tedaviyle daha iyiye gitmeliydi. Open Subtitles إذا كان الشوكران، لكان ميتاً الآن أو يتحسّن مع العلاج
    Başka bir şey yaparsan, iyiye gitmeden evvel olay çok daha kötü bir hâl alır. Open Subtitles إنّي أُخبركَ، إن فعلتَ أيّ شيءٍ آخر، سيسوء الأمر قبل أن يتحسّن.
    Demek ki gerçekten düzeliyor. Open Subtitles ممّا يعني أنّه يتحسّن فعلياً
    Ama iki gün sonra, hava düzeliyor. Open Subtitles لكن بعد يومين، يتحسّن الطقس.
    Kalp atışları stabil. Kan akışı gelişiyor. Open Subtitles ‫دقّات القلب ثابتة ‫وتدفق الدم يتحسّن
    - Sanırım gelişiyor. Open Subtitles أنا أفترض بأنّه يتحسّن
    İyileşiyor, hayatım. Open Subtitles إنّه يتحسّن يا عزيزتي
    İyileşiyor. Open Subtitles يا حضرةَ الطبيب إنّه يتحسّن.
    En içten dileklerini iletiyor. Tamam, oldu Daha iyi hissettiği zaman görüşelim. Open Subtitles يبلغكِ أمنياته لكِ بالشفاء حسناً، سنتحدّث حين يتحسّن حالها
    Mahkumlardan birkaç arkadaş edinseydin durumun Daha iyi olabilirdi. Open Subtitles أوَتعلم، ربّما يتحسّن حالك ما إن تصنع بعض الصداقات مع المساجين.
    Hayır, iyileşmedi! Open Subtitles لا، لم يتحسّن
    Sen ve uyuşturucu satıcısı annen emlak fiyatları düzelene kadar burada kalabilirsiniz. Open Subtitles أنتَ ووالدتك اللتي تتاجر بالمخدّرات يمكنكما البقاء هنا وتموّلاني حتى يتحسّن وضع السوق
    Sanatkâra biraz zaman tanı, olur mu? Görünüşe bakılırsa sanatkâr, gitgide iyi oluyor. Open Subtitles دعي الفنان يقوم بعمله, هل لكِ؟ يبدو بأن الفنان يتحسّن.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus