Bu arada, müvekkilim işlemediği bir suçtan ötürü devamlı polis tacizine katlanmak zorunda kalmıştır. | Open Subtitles | في غضون ذلك، مُوكّلي عليه أن يتحمّل مُضايقات الشرطة بسبب جريمة لم يرتكبها. |
Ve eve geri dönmeye - katlanmak zor olduğundan... | Open Subtitles | وطالما أنّه لم يستطع أن يتحمّل العيش في الشقة من جديد |
Nasıl oluyor da arabadan hızlı gidebilirken araba kullanmaya katlanıyor? | Open Subtitles | كيف يتحمّل البقاء في سيارة وهي تسير بسرعة أقلّ منه بكثير؟ |
Erkek arkadaşı o köpeğe nasıl katlanıyor? | Open Subtitles | كيف يتحمّل حبيبها ذلك الكلب؟ |
Lanet olsun sizce bu işe para için katlanılır mı? | Open Subtitles | يا إلهي! أتظنون مال إدي يجب أن يتحمّل هذه السخافه؟ |
Katliamı yapan Çin ordusuydu. Birilerinin suçu üstlenmesi gerekti. | Open Subtitles | الجيش الصينيّ هو من أثم المذبحة وتحتم أن يتحمّل أحد المسؤوليّة |
Güllerden daha fazlasını taşıyabileceğini düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أظن أنه قد يتحمّل شيئاً أثقل من تلك الوردات |
Bir casusu izlemenin iğrenç bir iş olduğunu biliyorum ama yine de kral için katlanmak zorunda kalacağın bir görev. | Open Subtitles | أنا أعرف أن هذا عمل دنيء الإعتناء بجاسوس ، ولكِنها مُهمتك يجب أن يتحمّل الشعب من أجل الملِك |
katlanmak ya da ölmek eldeki tüm seçenekler midir? | Open Subtitles | الخيارات الوحيدة المتاحة يتحمّل أو يموت |
Yani sonuç olarak onun da şöyle böyle, bir nevi sana katlanmak zorunda olduğunu söyledi. | Open Subtitles | - لقد أشار أنه نوعاً ما أضطر أن يتحمّل الأمور معكِ |
Bunu Bonnie için yapıyor olduğumuz için katlanıyor bana sadece. | Open Subtitles | إنّه يتحمّل صحبتي فقط لأننا نفعل هذا لأجل (بوني). |
Ne de olsa herkes kendi acısına katlanıyor. | Open Subtitles | ! على الرجل أن يتحمّل عبأه |
Lanet olsun sizce bu işe para için katlanılır mı? | Open Subtitles | يا إلهي! أتظنون مال إدي يجب أن يتحمّل هذه السخافه؟ |
Katliamı yapan Çin ordusuydu. Birilerinin suçu üstlenmesi gerekti. | Open Subtitles | الجيش الصينيّ هو من أثم المذبحة، وتحتم أن يتحمّل أحد المسؤوليّة. |
Artık Carlo gittiğine göre birinin suçu üstlenmesi gerekecek. | Open Subtitles | وبما أن (كارلو) قد رحل , شخص ما يجب أن يتحمّل اللوم |
Ona bu köprünün metrekare başına 24 kg statik yük ile iki ton taşıyabileceğini söyle. | Open Subtitles | أخبريه أن هذا الجسر يمكنه أن يتحمّل حمولة ساكنة بوزن 2 طن أو 24 كجم لكل متر مربع |