Birisi ya da bir şey, iletişime ve telemetre sistemine müdahale ediyor. | Open Subtitles | يتدخل في الاتصالات الأرضية و يعبث في نظام القياس عن بعد |
Bu mahkum, mahkum Aguilar'ın cezalandırılmasına müdahale etti. | Open Subtitles | ماذا يجري هنا؟ كان هذا السجين يتدخل في العقاب البدني للسجين أجويلار |
Çünkü kimsenin bana müdahale etmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لأنني لا يجب أن أدع أحداً يتدخل في مخططاتي وأهدافي |
Büyük ağabeyin işime karışmasından hoşlanmıyorum. Devleti uzak tut, dostum. | Open Subtitles | إذ لا أريد من " الأخ الأكبر " أن يتدخل في عملي ، أتفهنمي ؟ |
- Ben de. İlişkimize karışmasından nefret ediyorum ve Lucy'den de uzak duramıyorum. | Open Subtitles | اكره عندما يتدخل في علاقتنا |
Ona sadece işime burnunu sokmamasını söyle. | Open Subtitles | فقط اخبره ألَّا يتدخل في شئوني. أتحبيه؟ |
Sen Claphands'i ara ve ona işime burnunu sokmamasını söyle. | Open Subtitles | هاتف (كلابهاندس) وأخبره ألا يتدخل في عملي، |
Çünkü kimsenin bana müdahale etmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا يجب أنا أدع أحداً يتدخل في مخططاتي وأهدافي |
İnsanlar başkasının ruhuna müdahale etmemeli Buda'nın yöntemiyle ve sizin yönteminizle diğerlerine yardım etmelidir. | Open Subtitles | لا ينبغي على أحد أن يتدخل في روح إنسان آخر. لتساعد آخرين، أنه طريق بوذا. وطريقك أيضا. |
Sanırım sizin yöntemlerinizle olaya müdahale etmenin.... yanlış olacağını düşünüyor hanımefendi. | Open Subtitles | اعتقد أنه يشعر بأن من غير اللائق أن يتدخل في ترتيباتكِ المنزلية سيدتي. |
Tanrı'nın işlerime müdahale etmesine ihtiyacım yok ya da sizin! | Open Subtitles | أنا لا أطلب من الرب أن يتدخل في شؤوني ولا أطلبكم ذلك |
Kesinlikle aynı şey ama bir durumda Google müdahale etti, diğerinde ise etmedi. | TED | إنه نفس الشيء تمامًا، و مع ذلك تدخل غوغل في قضيةٍ و لم يتدخل في الأخرى . |
İşimize müdahale etmek isteyen kimse yok mu? | Open Subtitles | أي أحد من يحب أن يتدخل في شؤوننا هنا ؟ |
Şu anda tek müdahale eden sensin. | Open Subtitles | الوحيد الذي يتدخل في الأمر هو أنت |