Asıl sorun, belki de şu anda dışarıda biryerde bizi bekliyor olabilirler. | Open Subtitles | ما يهم هو أنهم قد يتربصون بنا الآن |
Olsaydı bizi burada bekliyor olurlardı. | Open Subtitles | فلو كانت لديكَ لكانوا يتربصون بنا |
Terra-Save üyeleri gelmek üzere olan Senatör Davis için bekliyor. | Open Subtitles | أعضاء (تيرا سيف) يتربصون هنا في المطار تحسباً للوصول الوشيك للسيناتور (ديفيس) |
Utah'ın iç bölgelerinde bir grup dinden dönmüş pusuda bekliyor. | Open Subtitles | توجد عُصبة من المرتدّون يتربصون بالمناطق النائية بـ(يوتا)، فهؤلاء الكفرة الفجرة... |