Antarktika'da yarışıyorlar. Şimdiki durak Avustralya. | Open Subtitles | انهم يتسابقون عبر القطب الجنوبي إنّ المحطّة القادمة أستراليا |
Bu kozmik katillerin izlerini kıyamete yol açmadan önce bulmak için zamanla yarışıyorlar. | Open Subtitles | فهم يتسابقون لتعقب أثر هؤلاء القتلة الكونيين قبل أن تؤدي إلى كارثة |
Kızak takımında kimin olacağını görmek için yarışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتسابقون لينضموا الى فريق التزلج |
Dünyanın en katı ajanı bile içindeki biyolojik saatle yarışır. | Open Subtitles | حتى أقوى الجواسيس في العالم يتسابقون فقط ضد تلك الساعة البيولوجية |
Onlar Avrupa pistlerinde yarışır. Ben Piston Kupası'ndayım! | Open Subtitles | إنهم يتسابقون فى الحلبات الأوربية "أنا أتسابق فى كأس "بيستون |
Önemsiz bir yerden gelen, önemsiz adı olan bir çocuktum ve bu efsane adamların birbirlerini devirmesini izliyordum. | Open Subtitles | أشاهد هؤلاء الرجال التاريخيين يتسابقون |
Ve tahmin edin ne oldu, dünya çapında biliminsanları laboratuvarlarında, yaşlı yetişkin hücreleri dönüştürmek için yarışıyor -- sizden ve benden alınan yaşlı hücreler -- bu hücreleri yeniden daha kullanışlı IPS hücrelerine dönüştürmek için yarışıyorlar. | TED | و خمنوا ماذا بعد ذلك، العلماء من حول العالم و في المختبرات يتسابقون لتحويل الخلايا البالغة-- الخلايا البالغة منك ومني -- إنهم يتسابقون لإعادة برمجة هذه الخلايا إلى خلايا "آي بي إس" أكثر فائدة. |
Önemsiz bir yerden gelen, önemsiz adı olan bir çocuktum ve bu efsane adamların birbirlerini devirmesini izliyordum. | Open Subtitles | أشاهد هؤلاء الرجال التاريخيين يتسابقون |