| Benim binada yaşıyor, caddede takılıyor, ödemem gerekiyordu. | Open Subtitles | إنه يعيش معى فى المبنى و يتسكع عبر الشارع |
| Deedsy, McEnroe'yla takılıyor. | Open Subtitles | انظرو لديدز وهو يتسكع مع جون ماكنــرو هذا رائع |
| Genelde burada polisler takılır. | Open Subtitles | إذا ما الذي أحضركم يا شباب إلى هنا هذه بالغالب حانة يتسكع فيها الشرطه |
| Orası artık gay insanların takıldığı bir yer bile değil. | Open Subtitles | هذا حتى لم يعد المكان الذي يتسكع المثليون به حاليا |
| Hey, şununla takılan kız kim? | Open Subtitles | أنت , من هذه الفتاه التي يتسكع معها دوما ؟ |
| Sen Jules olmalısın. Tommy sizin pencerenizin dışında takıldığını söylüyor. | Open Subtitles | لابدّ من أنك جولز توم قال أنه يتسكع خارج نافذتك |
| Bu tip kızlarla takılıyordu demek. | Open Subtitles | إذاً هذا هو نوع الفتيات اللاتي يتسكع معهن ؟ |
| Denizcinin öldüğü yerlerde takılıyor. | Open Subtitles | يتسكع في المكان الذي عثرنا فيه على البحار الميّت |
| İki sersemle takılıyor ama Lindsey ondan uzak durmamı söylüyor. | Open Subtitles | يتسكع مع فاشلين لكن ليندسي تقول انه يجب ان أبتعد عنه |
| Tabi azaltacağız. Hergün burada takılıyor siktiğimin herifi. | Open Subtitles | بالطبع أصبحت قليلة اللعين دائماً ما يتسكع في الجوار |
| Tahta kaldırımda takılır. Eski kumarhanenin orada. | Open Subtitles | هو في الغالب يتسكع على الشاطيء قرب الحانة القديمة. |
| Her türlü iğrenç, olabilecek, olmuş ve olma ihtimali olan nesne kaybedicisi buraya takılır. | Open Subtitles | أى مثير للأشمئزاز يريد غرض أو قد فقد منه يتسكع هنا بالخارج |
| Ama resimlerini eskiden takıldığı herkese gösteriyorum, ve kimse hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | لكنني أشاهد صوره حيث كان يتسكع ولاأحديعلمشيء. |
| Dylan onunla Sokak çocuklarının takıldığı Harper Plaza'da tanışmıştı. | Open Subtitles | ديلان التقى بها في ساحة هاربر حيث يتسكع أطفال الشارع ديلان كان يتحضر للذهاب الى معهد أم أي تي |
| Evli bir çiftle takılan, bekâr bir erkek olduğu için. | Open Subtitles | حسناً, لأنه رجل أعزب يتسكع مع أشخاص متزوجين |
| Eğer ona bugün ne yaptığını sorduğumda, bir arkadaşıyla takıldığını söylemeseydi. | Open Subtitles | اين كـان اليوم قال انه كان يتسكع بالخارج مع صديق |
| Yanlış insanlarla takılıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يتسكع مع النوعية الخاطئة من الناس |
| - Hayır, sadece oraya takılırdı. - Okula nerde gitti ? | Open Subtitles | لا,كان يتسكع هناك فقط وما المدرسة التي ذهب اليها ؟ |
| Eğer karanlıklarda dolanıp o zamandan beri bekliyorsa, evrim geçirmiştir. | Open Subtitles | لو انه يتسكع في الجوار يختبئ في الظل ربما تطور. |
| Gece yarısından sonra ortalıkta dolaşan birilerinin, iyi amacı olmayacağı, herkes tarafından kabul edilen bir gerçekti. | Open Subtitles | كانت قاعدة عامة أنه من يتسكع هناك بعد منتصف الليل تكون نيته سيئة عادةً |
| Sokağımızda takılıp, annemden para dilenen bir adam vardı ya? | Open Subtitles | أتذكر ذلك الرجل غريب الأطوار الذي كان يتسكع في شارعنا |
| Chino ve Montoya gibi buraya takılmak istemiyorum. | Open Subtitles | انا لن يتسكع هذا الدكان مثل تشينو و مونتويا |
| Ona göre, dünyadaki en iyi şey aylaklık etmekti. | Open Subtitles | أفحت شئ في العالم بالنسبة إليه هو أن يتسكع.. |
| Onu sekizinci sınıftan başka bir kızla takılırken yakaladım. | Open Subtitles | لقد وجدته يتسكع مع فتاة في الصف الثامن من مدرسة أخرى. |
| Etrafta takılmazdı. Sosyal biri değildi. | Open Subtitles | لم يتسكع بالجوار, لم يتحدث مع أحدهم |
| İçlerinden biri, Tretten'de bir lokantaya takılıyormuş. | Open Subtitles | على ما يبدو واحد منهم عادة يتسكع في مطعم في ترينتون |