Karidesler onlarla besleniyor ve bu balinalar da karidesle besleniyorlar. | Open Subtitles | الكريل يتغذى علي هذه الفيتوبلانكتون والحيتان بدورها تتغذى علي الكريل |
Belki de parazit adrenalinle besleniyor, daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. | Open Subtitles | ربما كان الطفيلي يتغذى على الأدرينالين مما يجعله يريد المزيد |
Çift her zaman beraber beslenir, görebileceğiniz sadakatli bir çift. | Open Subtitles | يتغذى الزوجان غالباً معاً، زوجين مخلصين كما لم تعهد من قبل. |
"Javna gençlerin hayat enerjisini emer, her hafta beslenir." | Open Subtitles | الجافنا, يتغذى أسبوع كامل في كل سنة يسرق قوة الحياة من الشباب |
Bütün bunları başlatan bir hayalet yayılan korkuyla beslenen bir hayalet. | Open Subtitles | الذي يتغذى على الرعب الذي ينشره أنت تتكلمين عن شبح آخر؟ |
Bu kartal, avın kendisine ait olduğunu ilan etsede, hızlı yemek zorunda. | Open Subtitles | ، يعلن الحيازة لكن مازال يحتاج أن يتغذى بسرعة |
Onlardan birinin beslendiğini hissettim gerçekten ama ben baş edebilirim. | Open Subtitles | فى الواقع كنت اشعر باحدهم يتغذى لكنى استطيع التعامل مع الامر |
Ama belki de sivrisineklerin kan ile, insan kanı ile besleniyor olduğu gerçeği, onların dünyanın en tehlikeli hayvanı olmalarının nedeni. | TED | ولكن ربما لأن البعوض يتغذى على الدم، الدم البشري، هذا هو السبب في كونهم أخطر حيوان على وجه الأرض. |
Yatakta hasta yatıyor, süt muhallebisiyle besleniyor ateşinden dolayı sürekli rüya görüyor. | Open Subtitles | ألآن كان يسأل عنكِ انه طريح الفراش يتغذى على بودينغ الحليب حالم جدا وغامض بسبب حرارته |
Virüs gibi, parazit gibi, enerjimden besleniyor... güçten düşürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | مثل الفيروس.. الطفيل يتغذى على طاقتى يحاول أن يستنزف منى القوه |
Anladığım kadarıyla alen ve kolen gibi vücuttaki kimyasal uyarıcılarla besleniyor. | Open Subtitles | ومن منطلق ما استطيع قوله يبدو انه يتغذى على الالينز والكولينز ارسالات كيميائية في الجسم تعمل في الجهاز العصبي |
Kunduzlar, marmotlar gibi her türlü bitkiyle beslenir ve yaprakların yanı sıra dalları da yiyebilirler. | Open Subtitles | ومثل الغـرير .. يتغذى القنـدس على جميع أنواع النباتات والخشب وكذلك أيضاً الإوراق |
Sen şey, sihirli beslenir bu küre olamaz. | Open Subtitles | لا يمكنك نقل هذا الشيء إنه يتغذى على السحر |
Bir Şeritli Kedibalığı sürüsü, köklerde ve alüvyonlu dipte gelişen alglerle beslenir. | Open Subtitles | حشد سمك السلور المخطط يتغذى على الطحالب النامية على الجذور وعلى القاع الملئ بالطمى |
Bu haçlı seferlerinin ölüleriyle beslenen şeytan hikayeleriyle buralara kadar geldik. | Open Subtitles | ثم جائنا حكايات مسبوقة عن شيطان الذى يتغذى على موتى الصليبين |
Sana dalkavukluk ederek övenlerle... beslenen küstah bir piç kurususun; | Open Subtitles | سافلٌ و متغطرس يتغذى على المديح من أولئك الذين يتوددون فوقك |
Hiç bir şeyi israf etmez. Onun çöpten yemek yediğini gördüm. | Open Subtitles | لم يضيّع شيئا أبداً شاهدته يتغذى من القمامة |
Demek istediğim nasıl beslendiğini hepimiz gördük. Yani evi beslemezsek ölür. | Open Subtitles | وجميعنا رأينا كيف يتغذى اذا لم نطعم المنزل فسيموت |
Bu büyüklükteyken.... ...canlı kalabilmesi için daha fazla ruhla beslenmesi gerekiyor. | Open Subtitles | بهذا الحجم عليه ان يتغذى على الأرواح ليبقى على قيد الحياه |
Ondan besleniyordu. Bir çeşit ikna yeteneği kullanarak ısırılma hatıralarını onun kafasından silebiliyor. | Open Subtitles | كانَ يتغذى على دمـائها ، كان قادراً على مسح ذاكرتها ، بشأن عضهُ لها. |
Hayır, mezardan çıkıp insan yiyen bir hortlak değil. Gerçekten ölmemiş olabilir, diyorum. | Open Subtitles | لا هو ليس زومبى يتغذى على لحم الأموات هو فقط ربما لا يكون ميتاً أصلاً |
Kuşların yumurtalarıyla ziyafet çekip yuvaya kendi yumurtalarını bırakıyor. | Open Subtitles | إنه يتغذى على بيوض الطيور ويضع بيوضه بعشها |
O şey radyasyonla beslenecek. Her türden enerji onu besliyor. | Open Subtitles | سيتغذى على الإشعاع إنه يتغذى على أي مصدر للطاقة |
su anda et yiyor ve uyum saglamasi onun karanlikta avlanmasini sagliyor. | Open Subtitles | السرطان الكبير يتغذى علي اللحم، و لديه مزايا تمكنه من الصيد في العتمة. |
Dışarıda olup beslenmek ister. | Open Subtitles | انه يريده ان يكون هنا في الخارج في العلن حيث يستطيع ان يتغذى و يتكاثر |
Ama esas önemli olan şey çoğaltıcınızın olup olmadığı ve varsa kaçıncı derece oldukları, hangisinin kimden beslendiği. | TED | و لكن ما يهم حقاً هو معيد التخليق الذي تملكه الآن و مستواه بين اشباهه ’ واحد يتغذى على ما قبله |
Bu sefer, iğrenç şeyleri yemesi gereken ben değilim. | Open Subtitles | ، هذه المرة لن اكون انا من يتغذى عليه |
Kanımdan beslenip beni gelini yapmak istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يتغذى على دمائي وأن يجعلني عروسه |