Sana bu haberi ben vermek istemezdim ama hayır, değişmedi! | Open Subtitles | أكره أنْ أنقل لك الخبر العاجل ولكنْ لا، لمْ يتغيّر |
Hala Yüce isanın benim kurtarıcım olduğuna inanıyorum ve bu değişmeyecek... | Open Subtitles | ما زلتُ أؤمن بيسوع المسيح على أنه مخلّصي وهذا لن يتغيّر.. |
Çok iyi takımlar. Ben oynadığımdan bu yana hiçbir şey değişmemiş. | Open Subtitles | إنه فريق قوي لم يتغيّر أيّ شيء منذ لعبي معه |
aynı emri bir çok defa verirsem, Her seferinde farklı bir gürültülü versiyona ulaşırım, çünkü gürültüler değişir. | TED | فإذا قمت بإعادة نفس الأمر عدة مرات، فسوف أحصل في كل مرة على نسخة مختلفة مشوّشة، لأن التشويش يتغيّر في كل مرة. |
Aradaki 50 yılı çıkarırsak senin için değişen bir şey yok. | Open Subtitles | فيما أنّكَ فوتَّ آخر 50 عاماً، لم يتغيّر شيئاً بالنسبة إليكَ. |
Fen kitaplarında yazan her şey değişmek üzere. | Open Subtitles | كل شيئ كتبوه في كتب العلم على وشك أن يتغيّر |
Doğuştan espri anlayışın vardır ya da yoktur. Bu değişmez. | Open Subtitles | إما أنك تُولد بطابع مرحي أو لا، ذلك لن يتغيّر. |
Herhangi birşeyle suçlanmıyorsunuz ama bu değişebilir. | Open Subtitles | لم تتّهم بعد بأية جرائم لكن هذا ربما يتغيّر |
İnsanlık tarihinin büyük çoğunluğu boyunca herkes günde bir dolara eşdeğer bir düzeyde hayatını sürdürdü ve pek bir şey değişmedi. | TED | فبالنسبة للغالبيّة العُظمى من التاريخ البشري، عاش كل شخص تقريبًا بما يعادل دولارًا واحدًا يوميًّا. ولم يتغيّر الكثير. |
Eric. Eric, hâlâ sana yardım etmek istiyoruz. Hiç bir şey değişmedi. | Open Subtitles | أيريك، إننا مازلنا نرغب بمساعدتك و لم يتغيّر أي شيء |
O yapmadı. Adam ya da güve hiç değişmedi. | Open Subtitles | لا يفعل، لا يتغيّر الرّجل والعث إطلاقاً. |
-Bu adam hiç değişmeyecek. | Open Subtitles | ما قولك في ذلك؟ هذا الرجل لن يتغيّر قطّ. |
hiçbir zaman değişmeyecek, anla artık. | Open Subtitles | لم يتغيّر شيءٌ إطلاقًا، لا؟ عليكَ الصّحو. |
Vahşi bir suçlu, doğuştan katil. Asla değişmeyecek. | Open Subtitles | إنه مُجرم عنيف، مُجرم وُلد ليقتُل، لن يتغيّر أبداً |
Siz ikiniz hala kafeslerinizde tıkılıp kalmış hiçbir şey değişmemiş gibi davranıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما تتصرّفان و كأنّه لم يتغيّر شيئاً و كأنّكم مازلتم مُحاصَرين في حدود أقفاصكم |
Bak, buraya gelip bana söylediğin şeyi söyleyerek benden hiçbir şey değişmemiş gibi davranmamı bekleyemezsin. | Open Subtitles | اسمعي، لا يمكنكِ القدوم إلى هنا وإخباري بما قلتِه قبل قليل و التوقّع منّي بأن أتصرف وكأنه لم يتغيّر شيئاً |
Ayağımızı bu düşmanın boğazından bir an için olsun çekersek dünyamız tamamen değişir. | Open Subtitles | لو أبعدنا سيطرتنا عن هذا العدو لحظة واحدة... فسوف يتغيّر عالمنا بشكلٍ كامل... |
- oyunda değişen hiçbir şey olmamasındandır Neden benim dükkanım değişsin ki? | Open Subtitles | لم تتغيّر اللعبة، لماذا تريد أن يتغيّر متجري؟ |
Belki dün gecenin yaşanmasının sebebi bir şeyler değişmek üzeredir de ondandır. | Open Subtitles | ربما مّا حدث اللّيلة الماضية كان لحكمة، لأن شيئاً مّا على وشك أنّ يتغيّر. |
Darwin'in kanunları değişmez, ama şimdi sahada yeni bir tür oyuncu var ve herşey farklılaşmaya başlıyor. | TED | قانون داروين لا يتغيّر ، ولكن الآن هناك متغيّرٌ جديد في هذا المجال وستبدوا الأشياء بشكلٍ مختلف. |
Ve gerçeğin gücünü gören bir insan değişebilir. | Open Subtitles | والمواجهه بقوّة الحقيقة الرجل يمكن أن يتغيّر |
Onun etrafından yerçekimsel sapan yapacağız. - Satürn'e 14 ay. hiçbir değişiklik yok. | Open Subtitles | {\cH92FBFD\3cHFF0000}وجاذبيّته ستعطينا دفعاً للإكمال 14 شهراً نحو "زحل"، لمْ يتغيّر شيء في ذلك |
Zaman değişti. hiçbir şey değişmez. hiçbir şey asla değişmez. | Open Subtitles | لم يتغيّر شئ لم يتغيّر شئ أبداً |
Senin için zaman ayırmıyormuşum gibi göründüğünü biliyorum ve bunun değişmesi lazım. | Open Subtitles | انظري، أعلم أنّي لا أبدو حقّا مخصصة وقتا لك وأنّه يجب على هذا أن يتغيّر |
Yapıştırıcı renginin ateşten ötürü değişmediğini görünce yontunun gerçek olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | يفترضون أن التمثال سالم لأن لونه لم يتغيّر تقرّحًا من اللهيب. |
Çünkü bu acımasız ve seni etkileyecek, ve hiçbir şey değişmiyor gibi görünecek. | Open Subtitles | لأنّ هذا قاسٍ , و يؤثّر بك و يبدو كأنّ شيئاً لم يتغيّر |