"يتفاوض" - Traduction Arabe en Turc

    • pazarlık
        
    • anlaşma
        
    • müzakerede
        
    • müzakere
        
    • görüşüyordu
        
    Şeyhin doktoruna yakınlaşabilmek için bir pazarlık yaptı. Open Subtitles أنه يتفاوض ليصنع أتصال جديد يقربه من طبيب الشيخ.
    Şeyhin doktoruna yakınlaşabilmek için bir pazarlık yaptı. Open Subtitles أنه يتفاوض ليصنع أتصال جديد يقربه من طبيب الشيخ.
    Cehennemde iyi bir yer kapmak için Tanrı'yla pazarlık ediyor. Open Subtitles ! يتفاوض مع الرب من أجل مكان أفضل في الجحيم
    Ben esir alınmış ölmeyi beklerken hayatımı kurtarmak için anlaşma yaptı. Open Subtitles كانت هناك نقطة حيث كان يتفاوض من أجل حياتي بينما جلست أسيراً أستعد للموت
    Mesih kompleksli bir narsist benimle müzakerede bulunmaz. Open Subtitles أن نرجسياً يظن نفسه مخلص البشرية لن يتفاوض معي
    - Kimse ailemle müzakere yapmayacak. Open Subtitles سوف ننتظره . لا أحد يتفاوض مع عائلتي.
    Bir komünistle görüşüyordu, gelecekteki düşmanımız, albay. Open Subtitles هو كان يتفاوض مع الشيوعيين أعدائنا المستقبلين يا جنرال
    FBI, şartlar ne olursa olsun teröristlerle pazarlık yapmaz. Open Subtitles لا يتفاوض مكتب التحقيقات مع الإرهابيين تحت أيّة ظروف
    Bizden kim pazarlık ediyor? Open Subtitles لا احد من الذي يتفاوض معه من الجانب الأخر؟
    pazarlık yapmadı. Muhtemelen ne aradığını bilmiyordu. Open Subtitles ولم يتفاوض على الأرجح لم يعرف عماذا يبحث أو أين
    Gerçek Haç'ın iadesi için onların takasını pazarlık etmek istiyor. Open Subtitles سوف يتفاوض حول مسألة التبادل بإعادة الصليب الحقيقي
    Beni tanırsın, cinsiyet ayrımı için o kadar uğraşmam ama Harvey kız gibi pazarlık ediyor. Open Subtitles حسنا تعرفيني لا اميز بين الجنسين, لكن هارفي يتفاوض مثل فتاة.
    Beni tanırsın, cinsiyet ayrımı için o kadar uğraşmam ama Harvey kız gibi pazarlık ediyor. Open Subtitles حسنا تعرفيني لا اميز بين الجنسين, لكن هارفي يتفاوض مثل فتاة.
    Eyalet Savcısı Bay Sweeney ile pazarlık yapmak ve zayıf görünmek istemiyor. Open Subtitles لا يريد النائب العام أن يتفاوض مع السيد سويني فيبدو أنه متساهل بالجرائم
    Meğer ELN pazarlık yapmak istemiyormuş, öldürme emri almışlar. Open Subtitles أتضح أن جيش التحرير لا يتفاوض لذلك أعطوا أوامر بالقتل
    Bazı karakterler pazarlık eder, zenginleri adak adar, günahlarını kabullenirlermiş. Open Subtitles البعض يحاول أن يتفاوض معه، يقدم له الثروات، أو يعترف بالخطايا
    Çünkü Başkan, teröristlerle asla pazarlık yapmaz. Open Subtitles لأن الرئيس لا يمكن أن يظهر وهو يتفاوض مع إرهابيين
    Eğer Zorg onları gerçekten istiyorsa... anlaşma yapmak zorunda kalacak. Open Subtitles إذا كان زورج يريدهم حقا فيجب أن يتفاوض
    Eğer Zorg onları gerçekten istiyorsa... anlaşma yapmak zorunda kalacak. Open Subtitles إذا كان زورج يريدهم حقا فيجب أن يتفاوض
    - bir anlaşma düzenlememi istedi. - Hızla uzaklaş buradan. Open Subtitles يريد ان يتفاوض على هدنة - اخرجى من هنا باقصى ما يمكنك -
    Mesih kompleksli bir narsist benimle müzakerede bulunmaz. Open Subtitles أن نرجسياً يظن نفسه مخلص البشرية لن يتفاوض معي
    Kimse Mübarek ile müzakerede bulunmamıştı. Open Subtitles لم يتفاوض أحد مع (مبارك)
    Kâfirlerle müzakere mi? Open Subtitles يتفاوض مع الزنادقه؟
    Babası, Avrupa dövüş ajansı Roma Entertainment ile ringlere geri dönme konusunda görüşüyordu. Open Subtitles حيث كان أبوها يتفاوض حول نزال يعود به للحلبه مع منظمي النزالات الأوربيه روما للترفيه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus