Bununla ilgili bir şey okumuştum. Dövmeciler kimse okuyamasın diye görünmez mürekkep kullanıyorlar. | Open Subtitles | لقد قرأت عن هذه الوشوم المرسومة بحبر سري حتى لا يتمكّن أحد من رؤيتها |
Bu yüzden kimse çözemezken son ipucunu çözdü zaten. | Open Subtitles | هكذا تمكّنت أيضاً من إكتشاف حلّ اللغز الأخير حيث لمْ يتمكّن أحد من حلّه. |
- kimse bu şifreyi kıramadı. | Open Subtitles | ولمْ يتمكّن أحد قط من فكّ تشفيره. هذا من يوم وفاتها. |
Ancak kimsenin izleyemeyeceği bir uçakla kaçıyorsun, sonra neden buraya dönsün ki? | Open Subtitles | لكن لو بإمكانك الهرب بالطائرة ولن يتمكّن أحد من تتبّعك، فلمَ تعود إلى هنا؟ |
O da kalabalıktaki kimsenin net bir görüntüsünü çekemeyeceği kadar yüksekteydi. | Open Subtitles | وقد كان عاليًا كفاية بحيث لم يتمكّن أحد من الحشد بأخذ صورة واضحة له. |
Tamam, güzel. Binlerce yıldır onu kimse bulamadı. | Open Subtitles | حسن، لا بأس، لم يتمكّن أحد من إيجاده لما يربو عن ألف عام. |
Tahminimce konuşmak için kullanıyor böylece kimse onu dinleyemiyor. | Open Subtitles | حتى لا يتمكّن أحد من وضع مكبر صوت |
Hatalı olduğumu kimse kanıtlayamaz. | Open Subtitles | محال أن يتمكّن أحد من إثبات خطئي |
Hatalı olduğumu kimse kanıtlayamaz. | Open Subtitles | محال أن يتمكّن أحد من إثبات خطئي |
kimse dağı aşıp gelmez. | Open Subtitles | لم يتمكّن أحد من إجتياز الجبال. |
Şelale Kayalıkları bir kez daha sessizliğe gömülürken kimse bu olayın gelecek yıllarda tekrarlanıp tekrarlanmayacağını kestiremiyor. | Open Subtitles | ،بينما تهدأ (ووترفول بلاف) مجدداً لن يتمكّن أحد من القول إن كان هذا الحدث المدهش سيتكرّر هنا في السنوات القادمة |
kimse senin yaptığını kanıtlayamadı Eva. | Open Subtitles | لم يتمكّن أحد من إثبات الجرم عليك يا (إيفا). |
kimse başaramadı. | Open Subtitles | ولم يتمكّن أحد منها. |
Calderon'un 80'lerde sokaklarda satılan kokainin yarısından sorumlu olduğu söylenir fakat o kadar güçlüydü ki, kimse ona dokunamadı. | Open Subtitles | يقولون أنّ (كالديرون) كان مسؤولاً عن ملئ نصف الشوارع بالمخدّرات في الثمانينات لكنه كان ذو شأن كبير لم يتمكّن أحد من القبض عليه |
Tek bildiğimiz Bay Butler, arabasının ortada olmadığı ve sabah 8'den beri kimsenin ona ulaşamamış olması. | Open Subtitles | جلّ ما نعرفه سيّد (بتلر)، هو أنّ سيارتها إختفت، ولم يتمكّن أحد من الإتصال بها منذ الساعة الثامنة صباح اليوم. |
Walter, asıl gençlik ve aptallık çağlarımızda gücümüz ve önünde kimsenin duramayacağı bir sürü hayalimiz varken birbirimize ihtiyacımız vardı. | Open Subtitles | (والتر)، عندما كنا صغاراً وأغبياء، مع كثير من القوّة والأحلام بحيث لم يتمكّن أحد من إعتراض الطريق... -نحتاج إلى بعضنا البعض |