Olmaz demeden önce bu şeyin nasıl çalıştığını görmelisin. Gel. House. | Open Subtitles | يجب أن ترى كيف يعمل هذا الشئ قبل أن ترفض، تعال |
Belki de hayat onsuz nasıl olur görmelisin. Neler oluyor? | Open Subtitles | لربما يجب أن ترى كيف هي الحياة بدونه. ماذا يحدث؟ |
Andrew'un beni orada yapayalnız bıraktığındaki yüz ifadesini görmeliydin. Vay canına. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى النظرة في عينيها عندما تركني هناك لوحدي. |
O eski alkol yasağı döneminden beri. Burayı, o zamanlar bir görmeliydin. | Open Subtitles | الأيام الجميلة لمنع الخمور كان يجب أن ترى المكان وقتها |
Reklam aralarında ne yaptıklarını görmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن ترى ما الذى يفعلونة خلال الفواصل.. |
Farlarını görmen lazım. Sam Bennett'la konuşmaya geldik. | Open Subtitles | يجب أن ترى الضوء نحن هنا لنتحدث مع سام بينيت |
Ona gelen mektupları görmelisiniz bazı kişilerin ona yapacaklarını söyledikleri bazı şeyleri. | Open Subtitles | يجب أن ترى بعض من الرسائل التي لديها أشياء قالوا أنهم سيفعلونها |
'Yalnız', para nasıl da akıyor görmelisin. | Open Subtitles | أيها الوحيد ، يجب أن ترى كيف تتدفق النقود |
Çıbanları ve cinnetle düğümlenen eklemleri görmelisin. | Open Subtitles | أنت يجب أن ترى المخرج تم ربط الأطراف بصورة هوجاء |
- Bir de yanındaki adamı görmelisin. Sakallı, ihtiyar bir keçi. | Open Subtitles | ذلك منذ 6 ساعات كان يجب أن ترى هذا الرجل |
Kendini görmeliydin. | Open Subtitles | أنت يجب أن ترى نفسك قَفزت مثل ضربة الغزال |
Bir de öncekini görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى الشخص الذى كان قبله كان أحقر من هذا الشخص000 |
Annemi görmeliydin, Odandaki herşeyi olduğu gibi tuttu. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى أمُنا لقد أبقت على كل الاشياء التى كانت فى غرفتك |
-Bişey var da görmen gerek | Open Subtitles | أكره إزعاجك لكنك يجب أن ترى هذا |
Bunu görmen gerek. Şurada, tam şurada. | Open Subtitles | يجب أن ترى هذا، هناك انظر هناك |
Birkaç metre ötende bir yol kesişimi görmen lazım. | Open Subtitles | يجب أن ترى موصلاً على بُعد بضعة أمتار أمامك. |
Bir görmen lazım, bodrum katında bowling salonu var. | Open Subtitles | يجب أن ترى المكان هناك ساحة بولينغ في القبو |
Ama etkinlik tahtasına yapılanı görmelisiniz. | Open Subtitles | لكنّك يجب أن ترى ماذا فعل شخص ما في لوحة نشاطاتي |
Yani, bazen garip oluyor... ama kredi puanımı görmeniz lazım. | TED | أقصد إنه صعب قليلاً في بعض الأوقات، ولكن يجب أن ترى النسبة المالية خاصتي. |
Büyük evi ilk gördüklerinde yüzlerinin aldığı hali bir görecektin. | Open Subtitles | يجب أن ترى وجهيهما عندما رأتـا المنزل الكبير أول مرة |
Ha-ha-ha. Bakışını görmen gerekirdi, bunun gibi bir şeydi: Ben bir eziğim. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى النظرة المرتسمة على وجهك كانت مثل هذة: |
Ve onun gözlerini görmeliydiniz. Benin ne olduğunu anlayacağımdan öyle korktu ki. | Open Subtitles | و كان يجب أن ترى تلك النظرة في عينه كان يخشى أن أكتشفه |
Ne biçim giyindiğini görmen lazımdı. | Open Subtitles | كان يجب أن ترى ما كانت ترتديه |
Doktor Beckett Görmeniz gereken bir şey buldu. | Open Subtitles | اوه،الدكتور بيكيت وجد شيء يجب أن ترى هذا. |
Biliyorsun, bu konuda gerçekten birini görmen gerekiyor. | Open Subtitles | تعرف، أنت حقاً يجب أن ترى شخص ما حول ذلك |
-Şu fiyortun büyüklüğüne bakmalısın. | Open Subtitles | يجب أن ترى كم كبيرٌ هو هذا الزقاق البحري |