Konu Han'ını ve İmparatorluğu korumaya gelirse Yapılması gereken her şeyi yapar. | Open Subtitles | وعندما يتعلق الأمر بحماية خانها، وإمبراطوريتها فإنها ستفعل ما يجب القيام به |
Yapılması gerekeni Yapacak kadar soğukkanlı olmadığı için endişe ediyorum. | Open Subtitles | أخشى ألا يملك رباطة الجأش لفعل ما يجب القيام بفعله |
Yapmam gereken bir şey var ve bana güveniyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنه شيء يجب القيام به وأنت تثقي بي , أليس كذلك ؟ |
Felç geçirmişti ve gerçekten çok hastaydı. Bu yüzden bana ne yapacağımı söyleyemiyordu. | TED | حصل السكتة دماغية، وأنه كان حقاً، حقاً مريضة، حتى أنه حقاً لا يمكن أن يقول لي ما يجب القيام به المرة المقبلة. |
Kurşun zehirlenmesi için endişelenmeme gerek olmamasına karşın yine de bakımımı yapmalıyım. | Open Subtitles | وبالرغم من ذلك لا يجب أن أقلق حيال التسمم من الرصاص, ثمة دفاعٍ عن النفس يجب القيام به |
Orada olacağım ve sen ne yapmam gerektiğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | أنا ستعمل يكون هناك و كنت ستعمل يقول لي ما يجب القيام به. |
Mevcut durum göz önüne alındığında kulağa imkânsız geliyor ama insanlık zaten ne yapacağını biliyor. | TED | فبحسب الوضع الحالي يبدو ذلك مستحيلًا، ولكن البشرية تدرك بالفعل ما يجب القيام به. |
Ne yapılacağını biliyorum. Fakat bir iki konuda yardımın lazım. | Open Subtitles | أعرف ما يجب القيام به، لكنّي أحتاج إلى شيئين منك. |
Artık kendi paramız var, kimse bize ne yapmamız gerektiğini söyleyemez artık. | Open Subtitles | أتعرفين، لدينا أموالنا الآن، لذا لا يسعهم أن يأمرونا بما يجب القيام به بعد الآن. |
Her zaman Yapılması gereken, geliştirilecek bir şey var. | TED | هناك دائما شيء يجب القيام به، شيء ما يجب صقله. |
Yani Yapılması gereken ilk şey, tünel çapını iki veya daha fazla kat azaltmak. | TED | أول شيء يجب القيام به هو تقليل قُطر النفق للنصف أو أقل. |
Yapılması gereken şey, polisin buna karışmasını engellemek. | Open Subtitles | ما يجب القيام به هو إيقاف الشرطة من التدخل في هذا. |
- Tamam. Kullanman gerekiyorsa... - Hayır, benim Yapacak işlerim var. | Open Subtitles | إذا كنت في حاجة لاستخدامه لا، لا، لا، لدي عمل يجب القيام به. |
Yapacak çok işimiz var, ve bunu yapmak için çok zamanımız yok, bu yüzden gidelim. Haydi. | Open Subtitles | هناك عمل كثير يجب القيام به ولا يوجد وقت كثير , هيا بنا |
Çıkmadan önce Yapmam gereken son bir şey kaldı. | Open Subtitles | فقط أكثر شيء واحد يجب القيام به قبل يمكنني أن أجعل الهروب. |
İşler kontrolden çıktı ve ne yapacağımı bilemedim ve sonra benim için her şeyi değiştiren bir şey oldu. | TED | كانت الأمور خارجه عن السيطرة ولم أكن أعرف ما يجب القيام به، ولكن شيئ ما حدث أدى إلى تغير كل شيئ بالنسبة لي. |
Bunu düzeltmek için ne yapmalıyım bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف بالضبط ما يجب القيام به لإصلاح هذه. |
Ne yapmam gerektiğini söyleyen dostlarım vardı. | Open Subtitles | حصلت بعض الأصدقاء يقولون لي ما يجب القيام به. |
Ona ne yapacağını banka söylüyor. | Open Subtitles | ، هذه ليست غلطته لأن البنك يأمره بما يجب القيام به |
Amcam bana gerektiğinde ne yapılacağını söyledi... Keşke o da olsaydı. | Open Subtitles | عمي قال لي ما يجب القيام به إذا ما قبض عليه فى أي وقت |
İnsan etkisinin zarar verdiği parklar dahil... hepsinde ne yapmamız gerektiğini gösteren şahane bir örnek. | Open Subtitles | انه ، مثال ساطع على ما يجب القيام به مع جميع منتزهاتنا، حتى تلك التي تضررت بسبب النشاط البشري. |
Gelişimsel açıdan uygun değil, ve özellikle de kötü çocuklar için. Peki ne yapmalıyız? | TED | وانها ليست الوسيلة التي يجب ان ينمو فيها الاطفال وتحديداً بالنسبة للاطفال الذكور إذا ما الذي يجب القيام به حيال هذا ؟ |
yapmamız gereken şey tüm süreci başından sonuna kontrol etmek. | Open Subtitles | إن الشيء الذي يجب القيام به هو للتحقق هذا الخط تماما من نهاية واحدة إلى أخرى. |
Bilge doktorlar ve gelişmiş tıptı ve cerrahlardı, elleriyle ne yapması gerektiğini bilen. | TED | كان حكمة الأطباء والطب المتقدم والجراحين الذين يعرفون ما يجب القيام به بأيديهم. |
Ne yapacağıma dair bir fikrim bile yok. | Open Subtitles | أنا لا أعرف حتى ما يجب القيام به مع ذلك. |
- Burada duracaksın, sana ne yapman gerektiğini söyleyecekler. | Open Subtitles | البقاء هنا. انا اقول لكم ما يجب القيام به. |
Burada yapılacak iş var... ve seni buraya işte bu nedenle çağırdım. | Open Subtitles | هناك عمل يجب القيام به هنا وهذا هو سبب استدعائى لك هنا |