Ve zeka onları insan yapmaz ama insancıl yapar. | Open Subtitles | لكن الذكاء لن يجعلهم بشراً, بل يجعلهم أنسانيين |
onları insan yapan şeyleri bulmaya çalışırsın, terörist yapan şeyleri değil. | Open Subtitles | كنتَ تحاول العثور على ما يجعلهم بشر، لا ما يجعلهم إرهابين. |
Bak, jüri onları Columbo gibi hissettiren tüm bu şeyleri sever. | Open Subtitles | انظر ، كل ذلك الحب المحلفين ، يجعلهم يشعرون مثل كولومبو. |
Bu karmaşıklığı makinelere aktarmak bu işi günümüzün çığır açan projeleri yapıyor. | TED | وترجمة هذا التعقيد للآلات هو ما يجعلهم القفزة النوعية للعصر الحديث. |
Bazen insanlar onlara geceyi atlatacak şeyi yapmak zorunda kalırlar. | Open Subtitles | حسناً، الناس أحيانا يقومون بعمل كل ما يجعلهم ينامون الليل |
Bir kafese ihtiyacın olacak... bu kendisini güvende hissetmesini sağlar. | Open Subtitles | إنّك بحاجة لقفص .. إنه يجعلهم يشعرون بأمان. لدي شيء بوسعك إستعارته مني. |
Bizden farklılar ve bu yüzden bizim gibi onlar da korkuyor. | Open Subtitles | أنهم مختلفون عنا, وهذا يجعلهم يخافون منا كما نحن نخاف منهم. |
Birileri masum insanlar üzerinde deneyler yaparak yapılamayacak şeyler yapmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | أحدهم يقوم بالتجارب على الابرياء يجعلهم يقومون بأمرو لايجي عليهم فعلها |
Köyün sahiplerinin onları yenilmez kılan bir iksirleri olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | بفضل الشراب السحري الذي يجعلهم لا يقهرون |
Adrenalin salgıları artar, bu onları çok güçlü ve tamamen korkusuz yapar. | Open Subtitles | إنهم يصبحون بلا مشاعر مما يجعلهم أقوياء جداً ولا يشعرون بالخوف |
Masumiyetleri ve pürüzsüz ciltleri onları hedefleri yapar. | Open Subtitles | برائتهم و ومظهرهم الناعم يجعلهم مستهدفين. |
Ama bazen onları eşsiz yapan şeyleri ellerinden almıyor muyuz? | Open Subtitles | لكن ربما أحيانا نكون قد جردناهم مم الذي يجعلهم بديعين.. |
Ve onları değerli yapan şeyse çoktan sınırlarımız içinde olmaları. | Open Subtitles | و الذي يجعلهم أكثر قيمة هي انهم داخل حدود البلد |
- Kötü niyetli olmadığınızı biliyorum, ama yaptığınız bir şey onları hasta ediyor. | Open Subtitles | سيدة والكر، أنا أعرف بأنك تريدين الخير لعائلتك ولكنك تفعلين شيئاً يجعلهم مرضى |
Bu kardeşçe bağ onları bir aile gibi yapıyor. | TED | ترابط الأخ أو الأخت الذي يجعلهم كعائلة. |
Bu da onları grupta oldukça popüler yapıyor, çünkü grubun en düşük kıdemli üyeleri için güvence sağlıyorlar. | TED | وهذا ما يجعلهم محبوبين جداً في الجماعة. لأنهم يوفرون الأمن للأعضاء ذوي الترتيب المتدني في الجماعة. |
Bu, Bronx kasaba başkanında çektiğim bir fotoğraf- hapishanede değil evinde çocuklarıma hitap ederken. onlara bu işin bir parçası olduklarını hissettirirken. | TED | هذه صورة أخذتها لرئيس حي برونكس، يخاطب طلابي في منزله، وليس في السجن. يجعلهم يشعرون بأنهم جزء منه. |
- Güzel, burs iptal olursa seçmenleriyle yüzleşeceklerini bilmek tekrar düşünmelerini sağlar. | Open Subtitles | هذا قد يجعلهم يفكروا مرتين مع العلم بأنه يجب عليهم مواجهة ناخبيهم إذا تركوا المنحة تنتهي |
Bu yüzden, umursamadan hayatlarını yaşarlar. | Open Subtitles | و السخرية فى ذلك أن الجهل ..يجعلهم يعيشون حياتهم ،يجعلهم يمشون نياما غير مدركين |
Bu Onların farklı insanlar olmadığı konusunda rahatlamalarını sağlıyor. | Open Subtitles | هذا يجعلهم يشعرون براحة انهم ليسوا مختلفين عن الاخرين |
Ancak on iki saat sonra onlarla bizi çok farklı kılan birşeye şahit oluyoruz. | Open Subtitles | في وقت لاحق بعد مضي 12 ساعة يمكننا أن نرى الشيء الوحيد الذي يجعلهم ويجعلنا مختلفين جدا |
Yani daha hızlı, daha iyi, daha ucuz olmalarını sağlayan bir molekülleri var. | Open Subtitles | يعني أن لديهم جزيء يجعلهم أسرع وأفضل وأرخص حسناً، لماذا لا يحصل الجميع |
Araştırma, çalışanlara işlerinde daha fazla denetimin verilmesinin onları daha mutlu ve daha üretken hale getirdiğini gösteriyor. | TED | وقد أظهرت الأبحاث أن إعطاء الموظفين المزيد من السيطرة خلال عملهم يجعلهم أكثر سعادة وأكثر إنتاجية. |
eğer bayrakları yakan insan sayısını düşürmek istersek, bu, Onların neyi bunu yapmaya zorladığını anlamaya yardımcı olur. | TED | إذا كنت ترغب في خفض عدد الناس الذين يقومون بحرق الأعلام، أنها تساعد على فهم ما يجعلهم يفعلون ذلك. |