Onu evde erkek arkadaşıyla bırakmaktan pek hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يحبذون تركها لوحدها مع صديقها |
Yani bizim burada olmamızdan hoşlanmıyorlar. | Open Subtitles | فهذا يعني أنهم لا يحبذون وجودنا هنا. |
Gündelik ücretle çalışmaktan hoşlanmıyorlar ama bedavaya 300 mil yürüyecekler. | Open Subtitles | ,لا يحبذون جني المال من العمل اليومي ! لكنهم سيمشون 300 ميل مجاناً |
Gelecek hafta gösterileri var, ama provalarının izlenmesini istemiyorlar. | Open Subtitles | سيقدمونها الأسبوع المقبل لكنهم لا يحبذون أن يراهم أحد وهم يتدربون |
- Beni burada istemiyorlar. - İşte buradasın. | Open Subtitles | .لا يحبذون تواجدى هنا .حسنا، أنت هنا |
80'leri istemiyorlar. Önemi yok. | Open Subtitles | إنهم لا يحبذون ذلك، لا يهم. |