"يحبّه" - Traduction Arabe en Turc

    • sevdiği
        
    • seviyor
        
    • sever
        
    • seven
        
    • Sevdiğin
        
    • sevdiğini
        
    • hoşlanmıyor
        
    • hoşlanmaz
        
    Eğer birinin sevdiği her şey diğerini üzüyorsa birlikte yaşamak delilik olur, değil mi? Open Subtitles إذا كان كلّ ما يحبّه الشخص يغضب الشخص الآخر, سيكون من الجنون العيش سويّة، أليس كذلك؟
    Sonunda da ikimizin de sevdiği bir şeye karar verdik: Open Subtitles و في النهاية، قررنا : اختيار مشروع يحبّه كلانا
    Şu ana kadar. 22 yıldır yaptığına göre, işini çok seviyor olmalısın. Open Subtitles حتى الآن. أي أحد يقوم بشيئ لمدة 22 عاما فلابدّ أنّه يحبّه.
    Limonata benim gizli tarifim. Onur çok sever. Open Subtitles أنا متخصصة في عصر الليمون، هو يحبّه كثيراً
    Senin Sevdiğin şekliyle seven birisi olduğu için Clark çok şanslı bir genç adam. Open Subtitles تعرفين أن كلارك شابّ محظوظ جدا أن يكون عنده شخص يحبّه كما تفعلين
    Wee-Bey, koşarak geldi o 45'lik silahını kullanmayı ne kadar sevdiğini söyledi. Open Subtitles وعاد (وي باي) راكضاً، حاملاً مسدّسه عيار 45 الذي يحبّه كثيراً
    - Biliyorum, ama ondan pek hoşlanmıyor. Open Subtitles -أعلم ، لكنّه حقًّا لا يحبّه.
    Kasabada, insanların benden daha az sevdiği tek kişi sensin. Open Subtitles الوحيد الذي يحبّه سكّان هذه البلدة أقلّ ممّا يحبّونني، هو أنتِ.
    Söz konusu olan sevdiği birini korumak olmadığı sürece mücadele etmez. Open Subtitles ما كان ليُقاتل أبداً إلاّ لو كان لحماية شخص يحبّه.
    Oğluma sevdiği birinin değer verdiği başka biri tarafından öldürüldüğünü mü? Open Subtitles إخبار ابني أنّ شخصاً يحبّه قُتل على يد شخصٍ آخر يهتمّ لأمره؟
    Yoksa herkesin sevdiği kişi bir kemik torbasına döndüğü için üzgün müsün? Open Subtitles أم أنّك حزينة لأنّ الشخص الذي يحبّه الجميع أمسى جثّة هامدة؟
    Bilim adamlarının sevdiği birşey varsa, o da paradır. Open Subtitles إذا كان هناك شيء يحبّه العلماء فهو المال
    Ondan her şeyini, sevdiği her şeyi koparıp alacağıma dair yemin ettim. Open Subtitles نذرت له بأن أجرّده من كلّ شيء وكلّ امرئ يحبّه.
    Kral'ın piçi ki kendisi beni, boğulan oğlu kadar çok seviyor. Open Subtitles ، الإبن الغير شرعي للملك الذي يحبّه بقدر إبنه الذي غرق
    Çok çabuk öğrendi. Onu çalışırken görmelisiniz, herkes onu seviyor. Open Subtitles لقد أخذ عليه مثل الشمكة في الماء، عليكِ رؤيته هناك، الجميع يحبّه.
    Ünlülerin takıldığı bir yere benzemiyor. Ünlüler bu yüzden seviyor çaylak. Open Subtitles لا يبدو هذا مكانا لتسكّع المشاهير - لهذا يحبّه المشاهير أيّها المبتدئ -
    Babam şampanya kadehlerini tokuşturmaya bayılır, ve halk da bunu sever! Open Subtitles يحبّ الأبّ سيط فوق الحملات، والجمهور يحبّه!
    Parlak ama sade olmasını sever. Open Subtitles يحبّه مبهرج لكن يجب أن يكون بسيط
    O, sadece onu seven biri tarafından azat edilebilir. Open Subtitles يمكنه أن يكبح جماح وحشه، إن ساعده أحداً يحبّه.
    Sevdiğin birini aniden kaybetmenin nasıl bir his olduğunu anlaman için öğretici olur demiştim. Open Subtitles ارتأيت أنّك بحاجة لتشعري بإحساس امرئ فقد أحدًا يحبّه فجأة.
    Orayı sevdiğini söylüyor. Gerçekten mi? Open Subtitles يقول بأنّه يحبّه هناك.
    Kimse ondan hoşlanmıyor. Open Subtitles لا يحبّه أحد.
    Avcı Sınavı'nın işleyişi bu şekilde. Neyse, ondan kimse hoşlanmaz. Open Subtitles هذه هي طريقة سير العمل في إختبارات الصيّادين، على أي حالٍ، ليس من أحدٍ يحبّه.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus