"يحتوي على" - Traduction Arabe en Turc

    • içeriyor
        
    • olduğu
        
    • içinde
        
    • sahip
        
    • olan bir
        
    • vardı
        
    • içerir
        
    • vardır
        
    • bulunduğu
        
    • içeren
        
    • dolu
        
    • içermez
        
    • içerdiği
        
    • barındırıyor
        
    Biramit çok fazla alüminyum içeriyor kaldırmak için 5 kişi yetiyor. Open Subtitles الهرم يحتوي على الكثير من الألمنيوم ، وسيتطلب 5 رجال ليرفعوه
    Bir tanesi gerçek Kont Drakula'dan artakalanların olduğu bir tabut. Open Subtitles واحد من هذه الصناديق يحتوي على بقايا جثة الكونت دراكولا
    Yakın zamanda bulunan kavrulmuş balık ve etle kaplı 6 bin yıllık bir güvecin içinde de hardal bulundu. TED في الآونة الأخيرة، تم اكتشاف قدر عمره 6,000 سنة، يحتوي على أسماك متفحمة ولحوم، كما يحتوي أيضاً على الخردل.
    O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. TED إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش.
    Ve bu, sözcüklerdeki seslerin kusurlu bir temsiliyle sonuçlanır. Farklı boşluk sabiti olan bir mekanizma ile normal olmayan farklı bir strateji. TED وهذا يؤدي إلى خلل في تمثيل أصوات الكلمات ، غير طبيعي ، استراتيجية مختلفة، من قبل جهاز يحتوي على مساحات مختلفة ثابتة.
    Üstünde çok fazla elma vardı. Dalı kesmem lazımdı ama açgözlülük ettim. Open Subtitles أَنا آسفة على هذا الفرع كان يحتوي على الكثير من التفاح عليه.
    - Yapay kan. Normal kanadan 50 kat daha fazla oksijen içerir. Open Subtitles يحتوي على ما يصل إلى 50 مرة أكثر الأكسجين من الدم العادي.
    Orada fıçılar var. Bahse girerim ki en az birinde şarap vardır. Open Subtitles هذه البراميل هناك، أرهن إنه على الاقل واحد منها يحتوي على الخمر
    Sivri bir iğneden enjekte edilen zehirin bulunduğu kesede, biter. Open Subtitles يوجد كيس يحتوي على سم يحقن على شكل لدغة شوكية.
    Jack, kırmızı bölüm savaş başlıklarının yerleri ve aktivasyon kodlarını içeriyor. Open Subtitles إنه الجزء الأحمر الذي يحتوي على مواقع الرؤوس النووية وشفرات تشغيلها
    Jack, kırmızı bölüm savaş başlıklarının yerleri ve aktivasyon kodlarını içeriyor. Open Subtitles إنها القسم الأحمر، الذي يحتوي على مواقع الرؤس النووية وشفرات تفعيلها
    Rahiplerin suiistimalleri ve küstahlıkları ile Papalığa karşı eleştirileri içeriyor. Open Subtitles يحتوي على سخرية جيدة من قداسته وعن غطرسة وظلم القسيسين
    Dediğine göre evrenimiz, hepimizin farkında olduğu 3 boyuttan daha fazla boyuta sahip olabilirdi. TED اقترح أن كوننا هذا قد يحتوي على ما هو أكثر من الأبعاد الثلاثة التي ندركها جميعنا.
    Belirtmem gereken bir nokta, bu aletin içinde kafanın dönüşünü ölçmeyi sağlayan bir denge çarkının olduğu. TED أحد الأشياء التي يتوجب علي تبيانها أن الجهاز يحتوي على جيروسكوب بداخله، ويتيح لك ذلك إمكانية قياس دوران الرأس.
    Üzgünüm bayan, ama menüdeki her şeyin içinde balık var. Peki ekmek? Open Subtitles آسف يا سيدتي ، لكن كل ما في القائمة يحتوي على السمك
    Tamam, içinde melas ve insan dışı kan kalıntıları vardı. Open Subtitles حسناً إنه يحتوي على أثر من الدبس ودم غير بشري
    Bu en büyük koleksiyona sahip Dünyada biraz soğutulmuş cesetleri. Open Subtitles فهو يحتوي على اكبر مجموعة من الجثث المبردة في العالم
    Dediğim gibi, bu cihaz uzun süredir ölmüş olan bir uygarlığın kayıtlarını tutuyor. Open Subtitles كما قلت , هذا الجهاز يحتوي على سجلات لحضارة ماتت منذ زمن بعيد
    Viski %40 oranında alkol içerir ve alkol çok ilginç bazı özelliklere sahiptir. TED الآن، الويسكي يحتوي على 40 في المائة كحول، وقد حصلت الكحول على بعض الخصائص مثيرة جداً للاهتمام.
    Bifteğin içinde hem kemik vardır, hem de kaba et. Open Subtitles بينما لحم الأبقار يحتوي على العظام و بعض اللحم الخام.
    Bu yüzden de Hardison, denetçinin eldivenlerini izotopun bulunduğu bulamaca daldırdı. Open Subtitles ولهذا قام هاريسون بطمر قفازات المراقب في طين يحتوي على النظائر
    Burada, bir sömürü içeren, bir resim dosyasının Hex yığınına bakıyorum. TED هنا انا انظر الى مكب الهكس لملف صورة الذي يحتوي على تهديد امني
    Onlara Gelecek Endüstrileri'nin mallarıyla dolu bir depoyu soymalarında yardım ettiğini söylediler. Open Subtitles لقد أخبرونا أنك ساعدتهم لسرقة مخزن يحتوي على ملكية خاصة لصناعات المستقبل
    Ancak zeytinyağı bilhassa doymamış yağdır ve hiç trans yağ içermez. TED ولكن زيت الزيتون هو في الغالب دهون غير مشبعة ولا يحتوي على دهون متحولة على الإطلاق
    Anne sütü bir bakıma mucizevi bir şey: bebek için besleyici ögeler içermesinin yanında yararlı mikroplar için de besin içerdiği görülüyor. TED حليب الأم نوع من المعجزات: بالإضافة إلى كونه يحتوي على مغذيات للطفل، يحوي المغذيات للميكروبات المفيدة أيضاً.
    Aynı zamanda gezegenimizin en büyük jeolojik şekillerini de barındırıyor. TED ويحدث أنه يحتوي على أكثر الخصائص الجيولوجية لكوكبنا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus