Tam sigortam vardı. Ama şimdi bu parayı ödeyemeyeceklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | لدى التأمين الكامل من العمل الآن هم يخبرونني إنهم لن يدفعوا |
Birisi tehlikede olduğunda bana söylüyorlar. Bu kişi de sensin. | Open Subtitles | يخبرونني عندما يقع شخص ما في خطر وذلك الشخص هو أنت |
Ama neden evlatlık olduğumu söylemediler? | Open Subtitles | لكن لماذا لم يخبرونني أنني أبنتهم بالتبني ؟ |
Bana yakışıklı olduğunu söylemişlerdi ama ne kadar ihtişamlı olduğunu söylemediler. | Open Subtitles | أخبرونيأنككنترجلاجميلا... لكنهم لم يخبرونني ... كم رائع أنت |
Bana söyledikleri tek şey hamile olmadığım değildi. | Open Subtitles | إنهم لم يخبرونني فقط... . أنني لم أكن حاملاً. |
Tam tersini söylemek yerine ne yapacağımı söyleyen hocalarım var. | TED | لدي الآن معلمون يخبرونني ماذا أفعل، بدلاً من العكس. |
Polis memurları sadece aldıkları destek miktarıyla bastırdıklarını söylediler | Open Subtitles | ضباط الشرطة يخبرونني انهم فقط غمروا بكمية الدعم التى وصلتهم |
Onlara kim olduklarını sormuyorum, onlar da bana söylemiyorlar. | Open Subtitles | أنا لا أسألهم من يكونوا، وهم لا يخبرونني بشيء |
İnsanlara yaklaşıp, bildikleri herşeyi Bana söylemelerini sağlıyorum. | Open Subtitles | تعلمين ذلك .. عن طريق تجارب قوية .. أصبحوا يخبرونني ما أريد معرفته .. |
Ama hep 11:15 olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | 15 ولكنهم يخبرونني دائماً انه في ذلك الوقت |
Şimdi de, bana eski taktikleri kullanarak müşterileri geri kazanamayacağımı söylüyorlar. | Open Subtitles | حسنا , والآن يخبرونني أني لا أستطيع إستعادة زبائني باستعمال أساليب عمل قديمة |
İnsanlar bana, hatırlıyor olmam gereken şeyleri unuttuğumu söylüyorlar. | Open Subtitles | .. أناس يخبرونني أنني انسى أشياءاً أعلم أنني سأتذكرها |
Bekliyorlar ve ben makyaj yapmak için bir saat uğraşıyorum şehrin diğer ucuna kadar gidiyorum ve bu küçük detayı anca o zaman söylüyorlar. | Open Subtitles | التجميل مساحيق وضع في ساعة أقضي أن إلى ينتظرون بسيّارتي المدينة نصف أقطع ثم الصغير التفصيل بهذا يخبرونني وبعدها |
Bekliyorlar ve ben makyaj yapmak için bir saat uğraşıyorum şehrin diğer ucuna kadar gidiyorum ve bu küçük detayı anca o zaman söylüyorlar. | Open Subtitles | ينتظرون إلى أن أقضي ساعة في وضع مساحيق التجميل ثم أقطع نصف المدينة بسيّارتي وبعدها يخبرونني بهذا التفصيل الصغير |
Şimdi de bana sahneyi göstermek istediklerini söylüyorlar. | Open Subtitles | انتظروا .. الان يخبرونني انهم يريدون ان يعرضوا الشريط |
Gizli sosun içinde ne olduğunu bile söylemediler daha bana. | Open Subtitles | لا يخبرونني حتى بالصلصة السرية. |
Aynen öyle. Bana neredeyse hiçbir şey söylemediler. | Open Subtitles | نفس الشيء, فلم يخبرونني بشيءٍ أيضاً |
Neden bana söylemediler? | Open Subtitles | لمـاذا لم يخبرونني بذلك؟ |
Bana tüm söyledikleri bu. Başka bir şey bilmiyorum, dostum. | Open Subtitles | هذا كل ما يخبرونني لا أعرف, يا رجل |
Kasabada, olup bitenleri bana söyleyen arkadaşlarım var. | Open Subtitles | لديّ أصدقاء بتلك المدينة وهم يخبرونني بأمورٍ. |
Alt kattaki iyi giyimli adamlar senin sonuçları almada en iyi tercih olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لدينا فريق ثمين من أصحاب الشهادات الجامعية في القاعدة يخبرونني أنك أفضل ما عندي |
Daha kıdemli çavuşum, bana hiçbir şey söylemiyorlar. | Open Subtitles | أنا رقيبٌ تم ترقيته حديثا، إنهم لا يخبرونني بشئ. |
Bana söylediğin için teşekkürler. Bana söylemelerini sağladığın için. | Open Subtitles | شكرا لإخباري شكرا لجعلهم يخبرونني |
Bana öyle şeyleri söylemezler. | Open Subtitles | أنظر, هم لا يخبرونني هذا النوع من الأشياء. |
Herkes harika olduğumu söylüyor işte bana. | Open Subtitles | كل ما أسمعه هو مجموعة من الناس يخبرونني أني عظيم |