"يخفف" - Traduction Arabe en Turc

    • azaltıyor
        
    • azaltır
        
    • hafifletir
        
    • az
        
    • dindiren
        
    • yumuşatır
        
    • azaltacak
        
    • dindirmeye
        
    • hafifletmek
        
    • yardımcı
        
    • rahatlatır
        
    • dindirecek
        
    • hafifleten
        
    • hafifletip
        
    • yumuşatacak
        
    Odaya oksijen veriyor, düşünmemi sağlıyor stresi azaltıyor. İhtiyaçları da basit. Open Subtitles يملىء الغرفة بالأكسجين, يساعد على التفكير يخفف من الإجهاد, آحتيجات بسيطة
    Bu şeytanların ürpertici fısıltısı değildi aksine kederini azaltır gibi tınlayan bir ışıktı. TED لم يكن همس الشياطين الموحش، ولكن ضوء يومض وكأنه يخفف من لوعتها.
    Buhar genzini açmasına yardımcı olacaktır ve umarım bu öksürüğünü hafifletir ve biraz dinlenebilir. Open Subtitles البخار سيساعده وآمل أن يخفف سعاله وبعدها سيرتاح
    Bu macun duyularınızı alacak, ki daha az acı olsun. Open Subtitles هذا المعجون يخفف الإحساس ، لذا سيكون الأمر أقل ألما
    Kesik acı dindiren endorfin salgılatır. Open Subtitles الجرح يطلق الإندورفينات و الإندورفين يخفف الألم
    Asetat solüsyonu, üstteki akrilik katmanı yumuşatır. Open Subtitles محلول البلاستيك الشفاف يخفف الطبقة العلوية لدهان الأكريلي
    Korkarım yerçekim alanı, patlamanın etkilerini azaltacak. Open Subtitles لكى أكون صادقة معك سيدى أشك أن حقل الجاذبية قد يخفف من حدة الانفجار
    Yani Wallace, Heather'ı öldürdü ve bu öfkesini dindirmeye yetmedi başka kadınları da öldürmeye başladı. Open Subtitles إذن والاس قتل هيذر و عندما لم يخفف ذلك من غضبه
    Acınızı hafifletmek için bir merhem falan vardır belki elimde. Open Subtitles أيمكنني الحصول على مرهم او محلول يخفف الألم
    Kızıyla olan sorunlarını unutmasına yardımcı oluyor ve aşk acısını azaltıyor. Open Subtitles .... ذلك يساعدها على نسيان مشاكلها مع بنتها و يخفف حزنها
    Odaya oksijen veriyor, düşünmemi sağlıyor stresi azaltıyor. İhtiyaçları da basit. Open Subtitles يملىء الغرفة بالأكسجين , يساعد على التفكير يخفف من الإجهاد , آحتيجات بسيطة
    İçine koyduğun süt mide acısını azaltır. Open Subtitles إذا أكثرت من الحليب فى القهوة يخفف ذلك احتمال إصابتك بإضطراب معدي
    Ya, bununla ayağın dışarı bile basacak, belki bel ağrılarını bile hafifletir. Open Subtitles نعم انه سيعدل مشيتك ربما يخفف عنك بعض الألام
    Şimdi ihtiyacını giderecek. Daha az çay ve içecek içmeliydi. Open Subtitles إنه يخفف عن نفسه الآن يجب أن يشرب قليلاً من الشاي و السوائل
    Acımı dindiren bu ilacı getirdiğin için çok teşekkür ederim. Open Subtitles شكراً لـكِ لجلب الدواء الذي يخفف ألمّــي
    Kötü haberi ne yumuşatır, biliyor musun? Open Subtitles أتعملين ما الذي أجده يخفف من سوء الأخبار السيئة؟
    Hasan'ın dul eşini kukla başkan olarak atamanın Kamistan hükümetinin istikrarsızlığı konusundaki endişelerimizi nasıl azaltacak? Open Subtitles بشكل رمزيٍ سوف يخفف من مخاوفنا بشأن استقرار حكومة الجمهورية
    Wallace, Heather'ı öldürdü ve bu öfkesini dindirmeye yetmediğinde başka kadınları da öldürmeye başladı. Open Subtitles والاس قتل هيذر , وعندما لم يخفف ذلك من غضبه بدأ بقتل نساء آخرين
    Acıyı hafifletmek için nefes alıp verdikleri şey mi o? Open Subtitles هل ذلك حيث يفعلون التنفس الذي يخفف الألم؟
    - Bilirsin, gülmek insanı rahatlatır, kan basıncını düşürür ve bağışıklık sistemini dengeler. Open Subtitles يخفف من التوتر ويخفض ضغط الدم و يقوي جهاز المناعه
    Üzüntüsünü dindirecek kimsesi yok. Open Subtitles ليس هنالك أحد لكي يخفف حزنه
    Yüklerini hafifleten, kederlerini alıp götüren Pasifik Okyanusu'na bakıyorsunuz. Open Subtitles انها في المحيط الهادي ان يخفف حمولاتها ويغسل حزنهم.
    Yalnızca acıları hafifletip, anıları silikleştiriyordu. Open Subtitles أنه فقط يخفف من الألم, ويجعل الذكريات ضبابية.
    Seviyesini yumuşatacak yoksa onu kovarım. Open Subtitles ولكن عليه أن يخفف من صيغة حديثه وإلا سأطرده.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus