Ve bunu yaparken benim orada seninle olamayacak olmam beni korkutuyor. | Open Subtitles | واكثر ما يخيفني اني لا اعتقد اني ساكون هناك كلما احتجتني |
Bunu taşıyalım, şundan kurtulalım, şunu silelim. Bu beni korkutuyor. | Open Subtitles | لنتخلص من هذه , لتختفي هذه, أقتل هذه هذا يخيفني |
Beni korkutan biri bu adamları altüst ettiğinde beni istememeleri. | Open Subtitles | ما يخيفني هو كيف أن هؤلاء الفاشلين لا يريدونني |
Bir öğretmen olarak yüz yirmi öğrencinin önünde duruyorum, yani bu sahne gözümü korkutmuyor. | TED | كمعلمة، وقفت أمام 120 طالب، لذلك لا يخيفني هذا المسرح. |
Sizin için korkuyorum, çünkü bu acıdan başka bir şey getirmeyecek. | Open Subtitles | يخيفني عليكما لأني أعرف أن ذلك لن يجلب لكما شيئاً سوى الألم |
Bir sonraki hareketinizin ne olacağı hakkında gerçekten hiçbir fikrim yok, fakat bu beni korkutuyor. | TED | أنا حرفيا لا أملك أدنى فكرة ماذا ستفعلون لاحقا، تعلمون، هذا يخيفني. |
Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Ama beni korkutuyor. | Open Subtitles | آسف لقول ذلك، لم أعنيه كل ما أحاول قوله بأنه يخيفني |
Daha önceden hiç bilmediğim bu boşluğu hissediyorum ve bu beni korkutuyor. | Open Subtitles | أشعر بفراغ لم أشعر به أبداً من قبل وهذا يخيفني |
Seni daha önce bu kadar savunmasız, çabuk etkilenen ya da kolay yönlendirilebilir görmedim ve bu beni korkutuyor çünkü sebebini bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لم أرك أبداً متخاذلةً أو متشكّكةً أو مخدوعة بسهولة بهذا الشكل, وهذا يخيفني لأني لا أعرف لماذا. |
Ama hiç olmamış gibi davranmaları beni korkutuyor. | Open Subtitles | إن ما يخيفني أنهما يتصرفان وكأن شيئا لم يحدث |
Ben bunun içinde büyüdüm. Beni korkutan dışarısı. | Open Subtitles | لقد نشأت في مكان كهذا و ما في الخارج يخيفني |
Beni korkutan tek şey onu benden daha çok seviyor olman. | Open Subtitles | تعرفي , أكثر شئ يخيفني انكِ ربما أحببتيه أكثر مني |
O beni korkutmuyor, bana yas tutacak bolca Varner varken. | Open Subtitles | هذا لا يخيفني بقدر ماانه لا يوجد الكثير من ابناء فارنر ليقومو بنعيي وتشييعي |
Fakat tuhaf olan şey, sen gülümsemeye devam ettiğin sürece bunların hiçbirisi beni korkutmuyor. | Open Subtitles | ولكن الأمر الغريب هو طالما أراك مبتسمة فلا شيئ من ذلك يخيفني |
korkuyorum. Biliyorsun. Tutsak olmak beni ürkütüyor. | Open Subtitles | كنت خائفة، بوسعك أن تفهم أنا سجينة وهذا ما يخيفني |
Örneğin, bir şeyi özlediğimi hissediyorum ama ne olduğunu bilmiyorum veya hiç endişem olmamasına rağmen, bir şeylerden korkuyorum. | Open Subtitles | فمثلا أشعر بأني فاقدة لشيء ما ولكني لا أعرف ما هو هذا الشيء أو أني خائفة، حتى لو لم يكن هنالك شيء يخيفني |
- Bunun beni korkutması mı gerekiyor? | Open Subtitles | ـ هل المفترض ان يخيفني هذا؟ ـ لا تتذاكى على |
Emin değilim, ama bu yüz beni ürpertiyor. Gidelim. | Open Subtitles | لست واثقة، هذا الوجه يخيفني فلنخرج من هنا |
Ve bu beni korkutuyor, çünkü bana izin vermezsen korkarım kalan kısa zamanımızı da ziyan edeceğiz. | Open Subtitles | وهذا يخيفني لأنني خائفٌ أنكِ إن لم تُدخليني سنبدّد الوقت الضئيل الذي بقي |
Tamam, çok büyük bir yatırım şirketinde çalışıyorum fakat şu ana kadar daire zamanına geç kalıp kızımın anaokulu öğretmenine yakalanmaktan korktuğum kadar korkmadığımı söyleyebilirim. | Open Subtitles | ؟ أستطيع أن أقول إنني أعمل شركة استثمارية قوية جدا؟ ولا شيء يخيفني أكثر مما كنت أنب المعلم ابنتي. |
- Her şeyi kontrol ettim. Asıl korkutucu olan ise vicodin içmememe rağmen fısıltılar duyuyorum. | Open Subtitles | ما يخيفني حقاً هو سماعي للهمس بينما لا أتعاطى الفايكودين |
Müthiş bir zekan var. Hatta bazen beni ürkütüyor, çok zekisin. | Open Subtitles | جينياس ، لديك عقل كبير يخيفني احياناً ، أنت ذكي للغاية |
Bana Acımasız Reggie derler. Hiçbir örümcek beni korkutamaz. | Open Subtitles | انهم يدعونني ريجي الطائش لا يخيفني عنكبوت |
Lütfen, Bay Hogan, yüksek yerlerden aşağı bakmak beni korkutur. | Open Subtitles | ارجوك سيد هوجان ، ان النظر من المرتفعات يخيفني. |
Kolay kolay korkmam. | Open Subtitles | لا احد يخيفني بسهوله |
Ben başlattım ama korkmaya başladım. | Open Subtitles | هذا غريب، أنا من فتح هذا الموضوع لكن بدأ هذا يخيفني |
Eğer harcayacak paran varsa, hiçbir şey beni korkutmaz. | Open Subtitles | ألديك مال لتصرفه ؟ .. لا شيء يخيفني |