Çoğunlukla esnaflar, ödeme yapılmasını umuyorlar. | Open Subtitles | تجار ، على الأغلب ، يأملون بأن يدفع لهم شيء. |
En azından, kendi tarihinin tahmini için bir ödeme yapmak zorunda değil. | Open Subtitles | على الأقل لم يدفع لهم ليتنبؤا بتاريخ موته إذا سيهان كرومويل |
Uzak durmaları için onlara ödeme yapar ve uzak durmadıklarında da onlarla savaşır. | Open Subtitles | يدفع لهم ليبعدهم هنا وعندما لايبتعدوا يحاربهم |
Köylüleri çiziyor. Onları giydirip süslüyor, biraz da para ödüyor ve çiziyor. | Open Subtitles | انه يرسم الريفيين , يلبسهم الثياب و يدفع لهم قليلا و يرسمهم |
Bunlar ya gelmiş geçmiş en sadık tayfa ya da biri hâlâ susmaları için bunlara para ödüyor. | Open Subtitles | إنهم أكثر طاقم ولاءً في التاريخ، أو أحدهم مازال يدفع لهم. |
General silahları tesis dışına taşımaları için ödeme yapıyor olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الجنرال يدفع لهم أموالاً لنقل الأسلحة إلى خارج المُنشأة |
İnsanlara yaptıkları işler için ödeme yapılır değil mi Sally? | Open Subtitles | الناس يدفع لهم لوظائفهم أليس كذلك سالي |
Ama, kralın daha ödeme yapmadığını söylediler. | Open Subtitles | لكن، قالوا أن الملك لم يدفع لهم |
Ama, kralın daha ödeme yapmadığını söylediler. | Open Subtitles | لكنهم قالوا أن الملك لم يدفع لهم بعد |
Çocuğa artık ödeme yapılmayacağı söylenmiş. | Open Subtitles | لكن (لوكت) قال أن مالك المتجر أخبر الصبي أنه لن يدفع لهم بعد الآن |
Hayat kadınına gidenler seks için para ödemezler Will işin tehlikesi için ödeme yaparlar, yeniden yaşadıklarını hissetmek için. | Open Subtitles | الرجل الذي يستأجر عاهرات لا يدفع لهم مقابل الجنس يا (ويل) يدفع لهم من أجل الخطر يدفع لهم ليشعروا بالحياة |
Kendi şoförlerimiz bize kazık atıyor. Biri onlara bizden çalmaları için para ödüyor. | Open Subtitles | سائقينا يقومون بسرقتنا، شخص ما يدفع لهم |