Tüm dünyanın görmesini istemediğimiz şeyi paylaşmamamız söylenir. | TED | وأيضًا قيل لنا أن لا نُشارك أي شيء لا نرغب في أن يراه العالم كلّه. |
Bu her ne ise, Ellen bütün dünyanın görmesini isteseydi 5. | Open Subtitles | حسناً ، مهما كان فيه ان كانت (إيلين) ارادت ان يراه العالم بأكمله |
Yaptığımız şey eski bir ağaç parçası almak... ve tüm dünyanın görmesi için onu olağanüstü bir altına dönüştürmek. | Open Subtitles | ما فعلناه هو أن أخذنا كتلة قديمة من الخشب وحولناه حتى يراه العالم أجمل وأروع ذهب |
Ve tüm dünyanın görmesi için onu gözler önüne sereceğiz. | Open Subtitles | وتضعه في هذه اللعبة حتى يراه العالم أجمع |
Ve tüm dünyanın görmesi için onu gözler önüne sereceğiz. | Open Subtitles | ثم تضعه في هذه اللعبة كي يراه العالم أجمع |
Samaritan sadece bu küçük şehrin değil tüm dünyanın görmesi için bir şeyler planlıyor. | Open Subtitles | (السامري) يخطط إلى شيء ما لأجل أن يراه العالم أجمع، وليس هذه المدينة الصغيرة فحسب |