"يرتدي قفازات" - Traduction Arabe en Turc

    • eldiven takıyormuş
        
    • eldiven giymiş
        
    • eldiven giyiyordu
        
    • eldiven giyiyormuş
        
    • eldiveni
        
    • eldiven takıyor
        
    • Eldiven giyiyor
        
    • eldiven takmıştı
        
    • eldiven takıyordu
        
    Adli tıp uzmanı bazı lifler bulmuş, görünüşe bakılırsa katil eldiven takıyormuş. Open Subtitles الطبيب الشرعي عثر على أنسجة يبدو أن الشخص الذي أطلق النار كان يرتدي قفازات
    Adli tıp uzmanı bazı lifler bulmuş, görünüşe bakılırsa katil eldiven takıyormuş. Open Subtitles الطبيب الشرعي عثر على أنسجة يبدو أن الشخص الذي أطلق النار كان يرتدي قفازات
    Katil eldiven giymiş olabilir diye mi düşünüyorsunuz? Open Subtitles إذاً تعتقدين أن قاتله كان يرتدي قفازات ؟
    Onun yüzünü görmedim ama her kimse eldiven giyiyordu. Open Subtitles لم أرى وجهه، لكن أيا ً كان فهو كان يرتدي قفازات
    Ve kim tişörtü tuttuysa o sırada eldiven giyiyormuş. Open Subtitles وأيا كان انتزع القميص كان يرتدي قفازات في ذلك الوقت.
    Tavrı küstah, sözü tok Bir köy asilzadesi, eldiveni bile yok! Open Subtitles متعجرف، خسيس ومنحط إنه حتى لا يرتدي قفازات
    eldiven takıyor olmalı yoksa olay yeri ekibi parmak izini bulurdu. Open Subtitles حسنا,يبدو أن رجلنا يحتاج لشراب بعد الشجار لا بد انه كان يرتدي قفازات و إلا محققو مسرح الجريمة كانوا وجدوا بصماته
    Eldiven giyiyor, parmak izi yok. Ayakkabı numarası 45. Open Subtitles كان يرتدي قفازات جلدية, ولذا لم نعثر على أي بصمات لكن مقاس حذائه 11
    Nişancı ya mezarlıktan ayrılmadan önce temizledi ya da eldiven takmıştı. Open Subtitles أما القناص قد مسح بصماته قبل أن يغادر المقبرة أو كان يرتدي قفازات
    eldiven takıyordu. Open Subtitles كان يرتدي قفازات
    Bunu bırakan eldiven takıyormuş Open Subtitles من اوقع هذا, لا بد وانه كان يرتدي قفازات
    Pekala gizemli olay yeri incelemecimiz, mekanın iç kısmını incelerken muhtemelen eldiven takıyormuş ama dış kısmı incelerken bir şeyi unutmuş. Open Subtitles إذاَ رجلنا الغامض لتحقيق مسرح الجريمة ربما كان يرتدي قفازات فيما كان يجري العملية في الداخل
    Smith de o gece eldiven takıyormuş. Open Subtitles والحارس "سميث" كان يرتدي قفازات في تلك الليلة
    Smith de o gece eldiven takıyormuş. Open Subtitles والحارس "سميث" كان يرتدي قفازات في تلك الليلة
    Araba kullanırken eldiven takıyormuş. Open Subtitles إنه يرتدي قفازات للقيادة
    eldiven giymiş olmalı. Adam ne yaptığını biliyormuş. Open Subtitles لابد أنه كان يرتدي قفازات هذا الرجل كان يعلم ما يفعله
    Arkada eldiven giymiş biri var. Hayvanları pastalara boşaltıyor. Open Subtitles من قبل عامل بالخلف يرتدي قفازات مطاطيه و يقذف مباشره داخل المعجنات
    - Saldırgan eldiven giyiyordu. Open Subtitles كان المعتدي يرتدي قفازات. قفازات جلدية.
    Mavi eldiven giyiyordu. Open Subtitles كان يرتدي قفازات زرقاء
    - Katilimiz kesinlikle eldiven giyiyormuş. Open Subtitles القاتل بالتأكيد كان يرتدي قفازات
    Vücudu örtülüydü, elinde eldiveni ve büyük bir paltosu vardı. Open Subtitles الجسم كان مُغطّي، وكان يرتدي قفازات ومعطف كبير
    En iyi arkadaşım, tımarhaneye kapatıldı kendi ellerini havaya uçurduğu için eldiven takıyor ve benim için üzülüyor. Open Subtitles صديقي المقرّب محجوز في مستشفى للمجانين... يرتدي قفازات لأنّه فجّر يديه... ويشعر بالأسف عليّ
    Parçalanmış parmaklarını gizlemek için dolgulu Eldiven giyiyor, fakat yakından bakınca farkedebiliyorsun. Open Subtitles انه يرتدي قفازات ليداري اصابعه لكن ان دققت النظر ستلاحظهم
    - Hayır, yani eldiven takmıştı. Open Subtitles يرتدي قفازات
    eldiven takıyordu. Open Subtitles كان يرتدي قفازات

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus