Marni, ondan gitmesini istemek zorunda değilsin. Yani, Tim kalabilir. | Open Subtitles | مارني, لايجب عليك ان تقولي له ان يرحل يمكنه البقاء |
Yılan dilin kalbimi katılaştırdığı için o kavmin gitmesine izin vermedim. | Open Subtitles | ما كنت لأسمح فى أن يرحل قومه لكن بسبب لسانك الخادع كالأفعى أصبح قلبى غليظا |
..sonra gidiyor, onu özlüyorum ama en azından içten içe ölmüyorum. | Open Subtitles | ومن ثم يرحل وأفتقده لكنني على الأقل لا أموت من الداخل |
Adam gittiğinde kızı terk ettiği sürece kimse Kızılderili kız almanın yanlış olduğunu düşünmez. | Open Subtitles | لا أحد يفكر بوجود خطب في أن يحصل الرجل لنفسه على فتاة هندية طالما يتركها خلفه حين يرحل |
Evden gitmesi için uyarılmıştır da. Peki gider mi? | Open Subtitles | . حتى أنه تم تحذيره بأن يرحل ولكن هل رحل ؟ |
Babama söyle, bıraksın da nereye istiyorsa gitsin. | Open Subtitles | فقط أخبري أبي أن يتركه يرحل في أي مكان، حسناً ؟ |
Yine de bu, gitmeden önce birini öldürmesini mazur göstermez. | Open Subtitles | هذا لا يعذر له أنه قتل روحاً قبل أن يرحل |
Diyelim ki seninle yaşayan birisi var ve gitmesini istiyorsun. | Open Subtitles | افرض أنّكَ تملكُ ضيفاً يقيمُ عندك، وأنت تريدُ أن يرحل. |
Onun kesin ve dönüşü olmayacak bir şekilde dünyadan gitmesini istiyoruz. | Open Subtitles | ونحن نريده ان يرحل عن هذا العالم تماماً من دون عودة |
Anlaşma yaptık. gitmesini sağlarım. Başka bir şey yapmam. | Open Subtitles | لقد عقدنا اتفاق ساجعله يرحل ,هذا ما سأفعله |
Yılan dilin kalbimi katılaştırdığı için o kavmin gitmesine izin vermedim. | Open Subtitles | ما كنت لأسمح فى أن يرحل قومه لكن بسبب لسانك الخادع كالأفعى أصبح قلبى غليظا |
Burası Moskova ise, bu fotoğraflardan sonrasına gitmesine zor izin verirler. | Open Subtitles | لو كان هذا فى موسكو فهم لن يسمحوا له ان يتصور ثم يرحل |
Tam ikna olunca onun gitmesine izin vereceğim. | Open Subtitles | لن يرحل حتى أقتنع تماماً بأنه قد شُفى تماماً |
Etrafımda olması hoşuma gidiyor çünkü her zaman gideceği aklımda oluyor. | Open Subtitles | انا احب ان يكون حولي لان دائما ان اعرف انه يرحل |
Babam bazen günlerce ortalarda olmuyor güya iş seyahatlerine gidiyor. | Open Subtitles | أبي يرحل لعدة أيام كل مرة يذهب في رحلات عمل |
Peki, o da bana söylemedin, ama o, komik zeki ve o terk kaderinde, şirin. | Open Subtitles | حسناً ، هي لم تقل لي أيضاً . لكنه وسيم ، مضحك و ذكي ، و هو مقدّر له أن يرحل |
Bırak orada bir süre otursun, muhtemelen sıkılıp gider. | Open Subtitles | فقط اتركة يَجْلسُ هناك لفترة و من المحتمل ان يمل و يرحل |
Söyle şuna gitsin. Buraya girerse, delik deşik ederim onu! | Open Subtitles | قل له أن يرحل إذا دخل، فأقسم أنني سأقتله |
Kadınların ve çocukların odadan gitmesi için işaret verildi. | Open Subtitles | هذه هى الاشارة كى يرحل النساء و الاطفال من الغرفة |
gitmeden önce ona açıklamış olmama rağmen. Kaçacak bir yerim yok kardeşim. | Open Subtitles | رغم أنّه لا مكان أفرّ إليه كما شرحتُ له قبل أن يرحل |
Neden bu adam senin söyleyeceklerini beklemeden gitti? | Open Subtitles | لماذا يرحل ذلك الشخص قبل أن تستطيع إخباره |
Benimki de. Aslında gitmedi. Evden atıldı. | Open Subtitles | والدي صارم أيضاً , لكنه لم يرحل, هو فقط يعمل في مكان آخر |
22'nci tabura gitmek için yola çıkınca Birinci Tugay'a gittiğine emin olun. | Open Subtitles | تأكد من أن يرحل مع اللواء الأول عندما يرحل في الثاني والعشرون |
Ben paramı alana kadar kimse bir yere gitmiyor. Sizi aracınınıza kadar takip edeceğim. | Open Subtitles | لن يرحل أحد قبل ان أحصل على مالي سألاحقكم إلى سياراتكم |
Mahkeme Freebo'yu Everglades'teki iki kızın ölümünde serbest bırakmıştı ama. | Open Subtitles | لقد دعت المحكمة "فريبو" يرحل مرة "لهاتين الفتاتين فى "إيفرجلادس |
Hayır, öylecene gitmeyecek aşkım. Kederle işler bu şekilde yürümüyor. | Open Subtitles | لا, لن يرحل الأمر بعيداً يا حبي هكذا يعمل الحزن |
Bugünden sonra bazı şeyler değişecek ve ilk giden sen olacaksın. | Open Subtitles | ايها الحمق . سوف يكون هناك تغييرات حيوية منذ اليوم وساتحقق شخصيا من انك ستكون اول من يرحل عن هنا |