Bu esnada bazı genç subaylar generalin çok acımasız olduğunu düşündü. | Open Subtitles | وفي ذات الوقت بعض من ضباطنا ظنوا بأن الجنرال لا يرحم |
Burası dünyanın en ölümcül yaratıklarıyla dolu acımasız bir mekân. | Open Subtitles | إنه مكان لا يرحم مليء بأكثر المخلوقات المميتة على الأرض |
Mezunlar diplomalarını almak için uzun, zor ve acımasız bir süreçten geçer. | TED | المتخرجين يتم تصفيتهم خلال ممر طول ضيق لا يرحم إلى الترخيص. |
Sanki tanrı bütün bu nefesi kurtarmamış ve merhamet etmemiş gibi. Sanki kanım Mesih'in ayaklarına dökülen şarap değil gibi. | TED | و كأن الإله لم يرحم و يحفظ كل هذه الأرواح، و كأن دمي ليس النبيذ الذي غسل من تحت قدمي المسيح. |
O zaman korkaklığın yolunu seçtiği için Tanrı bu haini bağışlasın. | Open Subtitles | ثم، إنّ الرب يرحم الخائن لإختياره طريق الجبناء. |
Bu kadar güzel, bu kadar genç birinin acımasız Hakan'la neden evlenmek isteyeceğini çok merak ediyorum. | Open Subtitles | أنا متشوق لمعرفة لماذا امرأة جميلة وشابة مثلك تتزوج من الخان الذى لا يرحم |
Bu acımasız dünyada yaşayabilmek için acımasız olmalı. | Open Subtitles | لا أعتقد كثيرا. هذا هو عالم لا يرحم، واحد يجب أن يكون لا يرحم للتعامل معها. |
O zamanlar, kendimi asil ama acımasız bir efendiye köle ettiğimin farkında değildim. " | Open Subtitles | ولم أكن أعرف وقتها أننى ربطت نفسى برباط سيستمر العمر كله مع سيد نبيل ولكنه لا يرحم |
İspanya, acımasız bir düşmanın kaprisleriyle boğuşuyor ve bu masallarla, siz de bizimle alay mı ediyorsunuz? | Open Subtitles | اسبانيا خاصعة لعدو لا يرحم و انت تسخر منا بالحكايات الوثنية؟ |
Kendi patilerinizi göremediğiniz karanlığın acımasız kalbindeydim. | Open Subtitles | بداخل قلب الظلام الذى لا يرحم حيث لا يمكنك رؤية مخالب ارجلك |
Sadece acımasız editör kalemiyle değil çılgın yayıncılara karşı duruşuyla da ünlü bir adam. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي لا يتميّز وحسب بقلمِ المعدّ الذي لا يرحم بل أيضاً باهتمامهِ الشديد بالمرضى من الكتّابِ المجانين |
Bu taktikler av ve avcıyı sonsuza dek birbirine bağlamış olan acımasız ve amansız çatışmalardan doğar. | Open Subtitles | لقد ولدوا في صراع لا يكل ولا يرحم الصراع الذي يربط بين الصّيّاد والفريسة بشكل أبدي |
Bir suçludan daha acımasız tek kişi kendini kurtarmaya çalışan bir politikacıdır. | Open Subtitles | أنّ الشيء الوحيد ، أكثر من مجرم لا يرحم سياسي يحاول إنقاذ نفسه |
...yakışıklı ama acımasız bir general boynuna kılıç doğrultmuşken Yemen ulusal marşını söylemektir, | Open Subtitles | هي غناء النشيد الوطني اليمني بينما هناك رجل وسيم ولكن لا يرحم يوجه سيف لرقبتي |
Ateşten lavlardan oluşan acımasız seller Batı Avrupa'dan daha büyük bir alanı içine çekti. | Open Subtitles | فيضان لا يرحم من الحمم الملتهبة غمرت مساحة أكبر من غرب أوروبا. |
Bir şeye sahip olmak için acımasız olman gerekir | Open Subtitles | لامتلاك المرج، على المرء أن يكون بلا يرحم |
Sen prense saldırarak Allah'ın kendisine saldırdın ve O'nun gazabı acımasız olacak. | Open Subtitles | من خلال مهاجمة الأمير كانك هاجمت الله نفسه وغضبه عضيم هو لا يرحم |
Cani ve acıması olmayan bir tanrının yarattığı acımasız ve cani dünyayı. | Open Subtitles | قصة الآلهة القساة و بدون رحمة التي تصممت في عالم قاسي و لا يرحم |
Ne var ki sakın unutma Atilla ne İmparatorluğa ne de oğluna merhamet gösterecek. | Open Subtitles | ولكن تذكروا، أتيلا لن يرحم لا الإمبراطورية ولا ابنك. |
Tanrı onları bağışlasın. | Open Subtitles | لعل الله يرحم روحيهما |
Üstün zekaya sahip ve oldukça uyarlanabilir. Ayrıca merhametsiz katillerdir. | Open Subtitles | ذكي للغاية وقادر على التكيف وقاتل لا يرحم |
- Ama iş konusunda çok acımasızdır. | Open Subtitles | ولكن في مجال الأعمال التجارية، لا يرحم جدا. |
Edward Teach, amansız zalim rolünü oynayarak kendini Karasakal olarak yeniden dizayn etmişti. | TED | لذا أعاد إدوارد تيتش تصميم شخصه ليصبح بلاك بيرد من خلال لعب دور الغاشم الذي لا يرحم. |
Tanrı ruhuna rahmet etsin. | Open Subtitles | وعسى أن يرحم الربّ روحك. |