"يزال هناك الكثير" - Traduction Arabe en Turc

    • çok şey var
        
    • çok var
        
    Hala hazırlığını yapmamız gereken pek çok şey var o yüzden Bay Gatwood'un işini çeyreğin sonuna kadar halletmeye odaklanabilirsin. Open Subtitles ولا يزال هناك الكثير من الإعدادية التي دفعنا حتى تتمكن من التركيز على الحصول على السيد غاتوود تصل بنهاية الربع.
    Keşfedilecek daha çok şey var. Şu an işin başlarındayız. Bu alanda çalışan çok fazla insan yok. TED حسناً، ما يزال هناك الكثير ليستتكشف. وهذه بواكير الأيام. ولا يوجد أشخاص كثيرون يعملون في هذا المجال.
    Yine de, nispeten yalıtılmış bu girişimleri tamamlamak için yapılması gereken çok şey var. TED ومع ذلك ، لا يزال هناك الكثير الذي يتعين القيام به لاستكمال هذه المبادرات المنعزلة نسبياً.
    Galiba güçlerimi kullanmakta ustalaşmama daha çok var. Open Subtitles أظن بأن لا يزال هناك الكثير من الوقت قبل أن أتقن قواي , هاه ؟
    Ayın çıkmasına daha çok var. Open Subtitles لا يزال هناك الكثير من الوقت قبل ظهور القمر
    "Bir süre benimle kalacak mısın? Gün doğumuna daha çok var dostum, ben derin bir uyku çekeceğim." Open Subtitles " أيمكن أن نبقى سوياً بالأعلى لبعض الوقت ؟" "فما يزال هناك الكثير من الوقت حتى تشرق الشمس ياصديقي" " و حينها سأغرق في نومٍ عميق"
    Sabahki noktadayız. Şu "sorunlarla" bağdaştıramadığımız çok şey var. Peki. Open Subtitles لا يزال هناك الكثير لا يمكننا ربطه بالمشاكل الخمسة
    Hâlâ daha anlamadığım bir çok şey var. Open Subtitles لا يزال هناك الكثير من الاشياء التي لم افهمها
    Hâlâ... öğrenmen gereken çok şey var. Open Subtitles ما يزال هناك الكثير من الأمور التي ينبغي القيام بها معك.
    Ama yine de çölün tehlikeleri hakkında öğrenmesi gereken daha çok şey var. Open Subtitles لكن لا يزال هناك الكثير ليتعلمه عن أخطار الصحراء
    Roman, hâlâ onun hakkında bilmediğimiz çok şey var. Open Subtitles الرومانية، لا يزال هناك الكثير أننا لا نعرف عنها.
    Dünyada yapacak o kadar çok şey var ki. Open Subtitles لا يزال هناك الكثير من الأعمال على الأرض.
    Bugün bizi çevreleyen milyonlarca ve milyonlarca sensör var, ancak yine de günlük bazda bilmediğimiz pek çok şey var. TED اليوم ,هناك الملايين والملايين من أجهزة الاستشعار المحيطة بنا ، ولكن لا يزال هناك الكثير مما لا نعرفه في حياتنا اليومية.
    Keşfedilmesi gereken çok şey var. TED لا يزال هناك الكثير لإستكشافه.
    Fakat sonra fark ettim ki sadaka, adalet değil. Empati yapmak adalet değil. İyi bir komşu olmak gerekli ama yeterli değil. Yapılması gereken çok şey var. TED ولكن لاحظت أن الإحسان ليس عدالةً، وأن العطف ليس عدالةً، وأن تكون جاراً جيداً أمرٌ ضروريٌ ولكنه ليس كافياً، وأنه لا يزال هناك الكثير ليتم فعله.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus