"يزعجه" - Traduction Arabe en Turc

    • rahatsız
        
    • Canını sıkan
        
    Ben üç kere hapse girdim. Oysa cinayetlerine hiç rahatsız edilmeden devam ediyor. Open Subtitles دخلت السجن 3 مرات بينما يواصل القيام بعمليات القتل بدون أن يزعجه أحد
    Kendi dilimizin ve kültürümüzün olması onu rahatsız mı ediyor? Open Subtitles هل يزعجه الأمر أننا لدينا لغتنا الخاصة بنا و ثقافتنا؟
    Bir şey onu rahatsız ediyor. İki gündür laboratuvarın etrafında dolanıyor. Open Subtitles شيء ما يزعجه ، لقد ظل يحوم حول المختبر خلال اليومين الأخيرين
    Müziğine dalmışken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmaz. Open Subtitles عندما يستمع إلى موسيقاه يكره أن يزعجه أحد
    O gün Canını sıkan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. TED ويساعدونه في حل ما يزعجه من مشاكل في ذلك اليوم.
    Olabilir. Sorunluydu. Kesinlikle onu rahatsız eden bir şey vardı. Open Subtitles هذا ممكن ، لانه كان في مشاكل وكان شيء ما يزعجه
    Böyle bir işin üstesinden ancak tek bir adam gelebilir ve gerçek şu ki... rahatsız edilmekten hoşlanmaz. Open Subtitles هناك شخص واحد يستطيع تولي مهمة كهذه.. فرانكلي إنه لا يحب أن يزعجه أحد
    Bayan Goebbels, Führer rahatsız edilmek istemiyor. Open Subtitles سيدة جوبلز، الفوهرر لا يريد أن يزعجه أحد
    Bayan Goebbels, Führer rahatsız edilmek istemiyor. Open Subtitles سيدة جوبلز، الفوهرر لا يريد أن يزعجه أحد
    En azından benim babam kendisini rahatsız eden şeyleri dile getirdi. Open Subtitles كشيء معارض لوالدك؟ على الأقل كان والدى يواجه ما يزعجه
    Şu anda eğitimde. Bitirene kadar kimse onu rahatsız edemez. Open Subtitles إنهيتدرب، لا يحري أنّ يزعجه أحدّ ، حتى ينتهي.
    Kendi kendine mırıldanan tuhaf bir adam vardı ve biri onu rahatsız ediyor gibi havayı dövüyordu. Open Subtitles كان هناك هذا الرجل الغريب، يتمتم لنفسه و يحرك الهواء كأن هناك شخص ما يزعجه
    Evet, telefonda olduğumu söylemeniz onu rahatsız etmeyecektir. Open Subtitles نعم، لهذا أقول بأنه لن يزعجه بأن يعلم أني على الهاتف.
    O zaman zanlı bu bölgeyi ve onu rahatsız edecek kimse olmayacağını iyi biliyordu. Open Subtitles اذن الجاني يألف المنطقة بما يكفي لكي يعرف انه لن يزعجه أحدهم
    Dr. Masters rahatsız edilmek istemiyor. Open Subtitles أوه. دكتور ماسترز لا يريد أنْ يزعجه أي أحد.
    Geceleri tercih ederdi, çünkü onu rahatsız edecek kimse olmazdı. Open Subtitles أعتقد أنه يفضل الليل حيث لا يوجد أحد يزعجه .
    Gerçi senin neden birileriyle görüşmenin onu rahatsız edeceğini düşünüyoruz, bilmiyorum. Open Subtitles على الرغم من أنني لا أفهم لمَ نشعر كأنه قد يزعجه أن يسمع أنك تواعدين أحداً ما
    - rahatsız edilmek istemediğini söyledi. - Sadece duvara bakıyor. Open Subtitles لم يرد أن يزعجه أحد - إنه يديم النظر إلى الجدار -
    Onun için devamlı hasta. Bu durum onu gerçekten rahatsız ediyor. Open Subtitles و لهذا هو دائما مريض و إن ذلك يزعجه
    Bay Reedburn, rahatsız edilmek istemediğini söyledi, kütüphanede yani. Open Subtitles قام السيد "ريدبورن" بإعطاء تعليمات بألا يزعجه أحد و كان ذلك في المكتبة - و لم ترَ أي أحد يصل ؟
    Ya da Canını sıkan şeyi bize söyleyene dek sabrederiz. - Torunum nerede? Open Subtitles أو نتحلّى بالصبر إلى أن يخبرنا بما يزعجه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus