Organize suçlular oy alabilmeleri için onlara yardım ediyor. | TED | وربما يساعدهم عتاة الإجرام على زيادة زخم الاقتراع. |
Peki diğer kaç müzisyene daha yardım ediyor acaba? | Open Subtitles | وكم عدد الموسيقيين الاخرين اللذين يساعدهم ؟ |
Maçı almalarına yardımı dokunur. | Open Subtitles | فهذا يساعدهم نوعاً ما و كما تعرف على النصر |
Gördünüz mü, bu insanlara yardım etmemize gerek yok, zaten onlara yardım eden biri var. | Open Subtitles | أرأيتِ, لا نحتاج أن نساعد هؤلاء الناس لقد وجدوا من يساعدهم بالفعل |
Sadece kim olduklarını öğrenmelerine yardımcı olur. | Open Subtitles | إنه يساعدهم على الظهور بشخصياتهم الحقيقية |
Onlara bir mazeret sunarak kendilerine yardım etmiş gibi veya borçlarını ödeyerek vicdanlarını rahatlattıklarını hissettiriyor. | Open Subtitles | انه يجعلهم يشعرون كأنه يساعدهم بعرض صفقة او ان يتركهم يسددوا دينهم و يبرؤون ضميرهم |
Hiç kimse onlara yardım etmiyordu. Çünkü herkes kendi hayatlarına ve ailelerine odaklanmıştı.- | TED | لكن لم يساعدهم أحد،لأنهم كانوا منشغلين جداً بالإهتمام بأنفسهم، وبعائلاتهم |
Tek bildiğimiz, önemli bir konuda onlara yardımcı oluyor, yakında işi biter. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو أنه يساعدهم على مهمة حالياً وستنتهي قريباً |
Yanlız kadınları almalarına yardım eder bunu daha iyi bilen. | Open Subtitles | هذا يساعدهم على إيجاد نساء وحيدات أكثر دراية |
Birisini yardım etmesi için yalvarıyorlar. | Open Subtitles | . إنهم يدعون بأن يقف أحدهم إلى صفهم و يساعدهم |
Kimlerin onlara yardım ettiğini tespit edene kadar, herkes birer şüphelidir. | Open Subtitles | الآن كل شخص مشتبه فيه ، لحين معرفة من يساعدهم |
Bu egzersizler, önlerindeki av mevsimine hazırlanmaları için ısınmalarına yardım ediyor. | Open Subtitles | هذا التدرّب يساعدهم بالتدفئة للاستعداد لصيد الشتاء القادم |
Araştırmalarına yardım ediyor, bilgi veriyor. | Open Subtitles | حقا؟ إنه يساعدهم فى فحص قضيتهم |
Biriniz köle sahibi. Biriniz onlara yardım ediyor. | Open Subtitles | أحدٌ يمتلك العبيد، والآخر يساعدهم |
Evet ama Gilbert orada onlara yardım ediyor. | Open Subtitles | نعم ، إن صديقك (جيلبرت) هناك بالداخل يساعدهم |
"Khamsa ziwar" Bunu FBI ya da başka birilerine ver, yardımı dokunabilir. | Open Subtitles | ارسلى هذا إلى المباحث الفيدرالية أو ما شابه قد يساعدهم |
Şu an onlara yardımı dokunan tek ilaç, morfin. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يساعدهم الآن هو المورفين |
Gelecek ile ilgili iyimser olabilecekleri bir yer, kim olmak istiyorlarsa, onu olmalarına yardım eden bir yer, bu hayatın bir anlamı olduğunu hissettikleri bir yer, öyle bir yer ki, benim Yavru'nun üstündeyken hissettiğim gibi bir yer. | Open Subtitles | مكان, حيث يكون بإمكانهم أن يكونـــوا متفائلين بالمستقبل . مكان يساعدهم أن يكونوا ما يريدون أن يكونوا عليه حقا. حيث يستطيعون الشعور أن لهذه الحياه معنـــى. |
Onlara yardım eden bir akbaba da sigorta şirketlerini zor durumda bırakıyor. | Open Subtitles | محتال يساعدهم على العبث بشركة التأمين. |
Aslında topluma kazandırılmalarına yardımcı olur. | Open Subtitles | في الواقع, إنه يساعدهم على الرجوع للطريق الصحيح |
Onlara karantina değil; tedavi yardımcı olur. | Open Subtitles | لن يساعدهم العزل, إنهم يحتاجون إلى الترياق. |
Kampa dönünce konuşup yaşlı adama yardım etmeye karar vermişler çünkü oduncu da onlara yardım etmiş. | Open Subtitles | وعندما عادوا للمعسكر بدأ الأولاد بالتحدث سوية قرروا مساعدة الحطاب العجوز لأنه كان يساعدهم |
Aralarından en iyileri seçip, onların gelişmesine yardımcı oluyor. | Open Subtitles | إنّه ينتقي أفضل الأفضلين ثم يساعدهم على التطوُّر. |
İşten çıkarsın, ama seni otoparka giderken görürlerse arkandan seslenip "biraz gelip şunu yapmamıza yardım eder misin?" derler. | Open Subtitles | فعند قدوم وقت الراحة ,إذا شاهدوا أحداً يتمشى قليلاً فهم يطلبون منه أن يساعدهم فى أعمالهم |
İyi biri bu. onlara yardım etmesi güzel. | Open Subtitles | جميل منه ان يساعدهم |
Yani, onlar gördükleri bu adamın onlara tutuklanma konusunda yardım ettiğini düşündüler. | Open Subtitles | والذين يرون ان الرجل الذي يساعدهم أُعتقل |