Sizi temin ederim ki, babası bunun yüzünden onu asla affetmeyecek. | Open Subtitles | الآن , أؤكّد لكم والده لن يسامحه على هذا |
Bu güzel bir psikolojik detay ama gerçeği değiştirmez eğer bu çocuk kendine çeki düzen vermezse kendini hiç affetmeyecek. | Open Subtitles | حسناً، هذا تحليل نفسي عميق، ولكن لا يغيّر حقيقة أنه لو لم يؤدّي ذلك الفتى دوره في هذا، فلن يسامح نفسه أبداً ولا يجب أن يسامحه أحد أيضاً. |
Sonra da herkes onu affetti. Ama insanlar böyle değildir. | Open Subtitles | والكل يسامحه ولكن الناس ليسوا هكذا |
Sonra da herkes onu affetti. Ama insanlar böyle değildir. | Open Subtitles | والكل يسامحه ولكن الناس ليسوا هكذا |
Cinayet işlenirken orada olduğu için tanrıdan bağışlamasını istediğini söyledi. | Open Subtitles | دعا الله أن يسامحه على وجوده هناك عندما ارتكبت الجريمة |
- Ne için bağışlamasını? | Open Subtitles | يسامحه لماذا؟ هو سيعرف |
*Umarım göründüğü gibi değildir. Führer onu asla affetmeyecektir. | Open Subtitles | آمل ألا يكون الأمر كما يبدو لن يسامحه الفوهرر أبدا |
Marcel'i öldürecek. Sana korkunç bir şey yapacak. Elijah onu asla affetmeyecek. | Open Subtitles | سيقتل (مارسِل)، وسيفعل بك أمرًا شنيعًا، و(إيلايجا) لن يسامحه. |
Toplum onu asla affetmeyecek. | Open Subtitles | و المجتمع لن يسامحه أبداً |
Onları bize tercih etti. Bu yüzden Hector onu affetmeyecek. | Open Subtitles | لكنّه آثرهم علينا، (هيكتور) لن يسامحه على ذلك. |
Bunu kolay affetmeyecektir. | Open Subtitles | لن يسامحه على هذا بسهولة |