Halkımızın içinde, bu işleri yapan kimseler; ilgimizi, sevgimizi ve en derin desteğimizi hak ediyorlar. | TED | الناس الذين يقومون بهذه الأعمال في مجتمعاتنا يستحقون أن يحظوا بانتباهنا وحبنا ودعمنا الكبير. |
Evet ve onlar gerçeği bilmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | أجل،وهو يستحقون أن يحرقون عندما يخبرنا بالحقيقة |
Bok gibi davranıyorsun ve onlar öyle davranılmayı hak etmiyorlar, tamam mı? | Open Subtitles | . تعاملهم كحثالة ولا يستحقون أن يعاملوا بمثل هذه الطريقة ، حسناً؟ |
Eğer onun hattını dinlemiyorlarsa, Beni yakalamayı hak etmiyorlar demektir. | Open Subtitles | عاملي الكبير بالسن إن لم يتنصتوا على خطه فإنهم لا يستحقون أن يمسكوني |
Yanlış anlamayın, hapiste olmayı hak eden çok insan var. | TED | لا تسيؤوا فهمي، هناك العديد من الأشخاص يستحقون أن يقبعوا بالسجن. |
Kurbanlarının da, onun cezalandırılmasını isteme hakkı var ve sen onların umutlarını söndüremezsin. | Open Subtitles | وضحاياه يستحقون أن ينال هو ذلك العقاب. ولا يمكنك سلب ذلك منهم على مجرد أمل. |
Ve ikimiz de bu kasabanın bir parçası olmayı hak ediyoruz. | Open Subtitles | ونحن على حد سواء يستحقون أن تكون جزءا من هذه المدينة. |
Onlar da, en az diğerleri kadar, kabul görmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | يستحقون أن يُمنحوا حق الإقتراع مثل الجميع أيصاً |
Çok çalıştılar. Takdir edilmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | أعني , هم يعملون بجد و يستحقون أن يكونوا معترف بهم |
Onları yüzeye götürün. Onların statüsündeki insalar Batı medeniyetinin sonraki aşamasını deneyimlemeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | خذهم إلى السطح، أناسٌ بمثل حالاتهم، يستحقون أن يجرّبوا العصر الجديد للحضارة الغربية |
Öbürleri bize göz kirpti diye kapinin önüne konmayi hak etmiyorlar. | Open Subtitles | يدفعون فواتيرهم في وقتها لا يستحقون أن يكونوا خارج الباب لغمزة من الأمريكية |
Benim adamlarımla aynı sahada olmayı hak etmiyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يستحقون أن يكونوا على نفس البساط مع لاعبيّ |
Bazı insanlar yaşamayı hak etmiyorlar. | Open Subtitles | بعض الناس لا يستحقون أن يكونوا على قيد الحياة. |
Hüzün gitti. Sevilmeyi hak eden insanlar olalım. | Open Subtitles | لينصرف الحزن ، لنكن أناساً يستحقون أن يُحَبّوا |
Bundan böyle sadece burada olmayı hak eden öğrencileri görmek istiyorum. | Open Subtitles | من الأن فصاعدًا، أريدُ رؤية الطلاب الذين يستحقون أن يكونوا هُنا فحسبْ. |
Ama Jenny Humphrey uğruna çalıştığım her şeyi mahvediyor ve o kızların aristokrasinin gerçek anlamını öğrenmeye hakkı var. | Open Subtitles | لكن جيني همفري دمرت كل شيء عملت عليه وهؤلاء الفتيات يستحقون أن يعرفوا معنا الأرستوقراطية |
Diğer insanların da onun kadar mutlu olmaya hakkı var. | Open Subtitles | وأناس أخرين يستحقون أن يكون سعدا مثله تماما |
Tüm insanlar özgür ve eşit olmayı hak eder... | Open Subtitles | كل الناس يستحقون أن يكونوا أحرار ومتساويين |
ÖImeden önce onları görmeyi hak ediyorlar. | Open Subtitles | يستحقون أن يرونهُم قبل أن يمُوتوا. |