İşte bu yaşama isteği , hayatta kalma ve kendini ifade etme ihtiyacı, arabayla buluşuyor ve benim gibi insanları ele geçiriyor. | TED | أنه الرغبة في العيش, الرغبة للنجاة, للتعبير عن الذات, و الذي يأتي مع السيارة, و يستحوذ على أشخاص مثلي. |
Tarikat gücü insanın onu ele geçirdiğinden daha fazla insanı ele geçirir. | Open Subtitles | "الانسان لا يستحوذ علي قوة "أوردين .اكثر مما تستحوذ القوة نفسها عليه |
Eğer onunla konuşursan ele geçirilme riskin oluyormuş. | Open Subtitles | ان انفتحت عليه فأنت تضع نفسك في خطر ان يستحوذ عليك |
Özel bir sorgulama ekibini, kanıtı ele geçirmesi için yetkilendirdim. | Open Subtitles | لقد فوّضتُ فريق استجوابٍ خاص كي يستحوذ على الدليل |
- "Sıklıkla dinî törenler yapılır. - Dur. "Bunun üzerine bir şeytan bir erkeği ele geçirir. | Open Subtitles | جماعات سرية تدعي ان شيطاناً سوف يستحوذ علي الذكر |
Kara büyü seni ele geçirdi mi ondan kurtulmak imkânsızdır. | Open Subtitles | حالما يستحوذ عليكِ السحر الأسود، فمن المستحيل التحرر منه. |
Koluna biraz kutsal su dökeceğim eğer şeytan tarafından ele geçirilmişsen duman çıkıp yanacak. | Open Subtitles | أنصت، سوف أرش ذراعك بماء مقدس وسوف يحترق إذا كان هناك كائن شيطاني يستحوذ عليك |
Sam'i ele geçiren Ezekiel değilse o zaman kim? | Open Subtitles | اذا كان الملاك الذى يستحوذ على سام ليس ازيكيل , فـمن هــو ؟ |
- Suçlular gelişmiş bir silahlı birimin kontrolünü ele almadan General'i bulmamız gerek. | Open Subtitles | قبل أن يستحوذ المُختطِفين على أي سلاح متطور |
Bir bedeni ele geçirmesi gerekiyordu tabii ama dikkatimi çekmeyi başardı. | Open Subtitles | أو بالأحرى صديقا ميتا. حسنا, كان عليه أن يستحوذ على جسد ما و لكنه حصل على أنتباهي. |
Öfkenin seni ele geçirmesine izin veriyorsun hem de insanların liderliğine ihtiyaç duyduğu bir zamanda. | Open Subtitles | إنك تجعل غضبك يستحوذ على أفضل ما فيك, بالوقت الذي يحتاج الشعب فيه لقيادة, |
Öfkenin seni ele geçirmesine izin veriyorsun hem de insanların liderliğine ihtiyaç duyduğu bir zamanda. | Open Subtitles | إنك تجعل غضبك يستحوذ على أفضل ما فيك, بالوقت الذي يحتاج الشعب فيه لقيادة, |
Ölen kocan vücutları ele geçirmiyordu sinirlenip ölü olmasından sızlanıyordu sadece. | Open Subtitles | زوجكِ الراحل لم يكن يستحوذ على الأجساد، كان فقط يئن على وفاته |
Eliot Harcourt'u ele geçirip ailesini kandırabildi. | Open Subtitles | أستطاع أن يستحوذ على إليوت هاركورت ويخدع الأباء |
Oğlunuzu ele geçiren varlık aslında herhangi bir güce sahip değil. | Open Subtitles | الكيان الذي يستحوذ ابنك ليس له سلطان عليه |
Aynı karanlığın seni ele geçirmesine seyirci kalmayacağım. | Open Subtitles | لن أقف بجانبك وأسمح لنفس الظلام بأن يستحوذ عليك |
Görgü tanıkları Dwight'ın şeytan tarafından ele geçirildiğini ve sonra ondan kurtulduğunu söylemişler. | Open Subtitles | شهود العيان صرحو بقولهم انهم شاهدو دويت يستحوذ عليه الشيطان ثم يطرده |
- Birilerinin şirketini ele geçirmeye çalıştığını düşünüyor. | Open Subtitles | وهو يظن أن شخصاُ ما يحاول أن يستحوذ على شركته |
Tahtı tamamen ele geçirmek için yetersiz olsa da, yeniden Koruyucu olarak görev almayı ve kendisini ve hanedanını Henry'nin yerine geçmiş olarak göstermeyi başardı | TED | و مع أنه لم يستطع أن يستحوذ على العرش إلا أنه استطاع أن يعود حاميًا مرة أخرى و أن يجعل من نفسه و ورثته ندًا يمكن أن يهزم هنري. |
Bedenini ele geçirip seni bambaşka bir şeye dönüştürüyor. | Open Subtitles | إنه يستحوذ على الجسد ويحوله إلى شيء آخر |