"يستطيع النوم" - Traduction Arabe en Turc

    • uyuyamıyor
        
    • uyuyamaz
        
    • uyuyabilir
        
    • uyuyamadığını
        
    • uykusuz
        
    • uyuyamadığı
        
    Champ darmadağın, Brick geceleri uyuyamıyor. Open Subtitles شامب في مرحلة من الفوضي بريك لا يستطيع النوم بالليل
    Geceleri uyuyamıyor, sabahleyin de uyanamıyordu. Open Subtitles هو لا يستطيع النوم في الليالي، ولا يستطيع الإستيقاظ في الصّباح
    Artık kanunun ve düzenin olmadığı bir dünyada insan yatağında rahatça uyuyamıyor. Open Subtitles فيعلملم يعدفيه قوانينبعد. تعرفون , الرجل لا يستطيع النوم في سريرههذهالأيام.
    İyi polis bulmacanın parçalarını birleştiremediği için uyuyamaz. Open Subtitles الشرطى الجيد لا يستطيع النوم لأن هناك قطعة من القصة مفقودة
    İnsan böyle birşeyin içinde nasıl uyuyabilir, aklım almıyor. Open Subtitles لم أكن أعرف أن الشخص يستطيع النوم جيداً على متن أحد القوارب
    Saat dörtte onun da uyuyamadığını fark ettim. Open Subtitles وبالساعه الرابعه صباحاً قررت انه لا يستطيع النوم ايضاً
    Diğerlerinin yaptıkları şeyler yüzünden uykusuz geceler geçirecek. Open Subtitles يقضى ليالى لا يستطيع النوم من اخطاء ناس اخرين
    Ve sonu, onu bulduğum yer, Beyrut'da bir gazinoda kurpiyerlik yapıyordu Artık uyuyamadığı için ona en uygun işti bu. TED وانتهى، وجدته يعمل في كازينو بيروت لأنه لم يعد يستطيع النوم أبداً، وبالتالي ناسبه العمل.
    Ha bir de erkek arkadaşım gök gürlerken ayısı olmadan uyuyamıyor. Open Subtitles صديقي لا يستطيع النوم خلال عاصفة رعدية بدون دبدوبه
    - uyuyamıyor. - O zaman kendini vursun. Open Subtitles انه لا يستطيع النوم - إذاً فليقتل نفسه -
    Artık bebekler gibi uyuyamıyor. Open Subtitles أنه لا يستطيع النوم كالطفل بعد الآن
    Yemiyor, uyuyamıyor. Open Subtitles إنه لا يأكل، و لا يستطيع النوم
    Bebek uyuyamıyor, Melinda erkenden işe gidecek. Open Subtitles الطفل لا يستطيع النوم و "ميليندا" لديها عمل بالصباح
    uyuyamıyor. Open Subtitles هو لا يستطيع النوم
    uyuyamaz ki. Uyumak için ilaç lazım ama onda hiç yok. Open Subtitles ولكنه لا يستطيع النوم ، إنه يحتاج دواءً لينام ولكنه ليس لديه منه
    Onsuz uyuyamaz. Ancak öldüğüm gün onu kaybetti. Open Subtitles لا يستطيع النوم بدونه لكن فقده في اليوم الذي متّ فيه
    İştahını kaybetmiş fazla uyuyamaz hale gelmiş, elleri titremeye başlamış hafızası gidip gelmeye önce yüzünde, sonra da bütün vücudunda çıbanlar çıkmaya başlamıştı. Open Subtitles فقد شهيته لم يعد يستطيع النوم و يداه أصبحتا ترتجفان و بدأ يفقد ذاكرته
    Bu beş tane şeytani tavuk gıdaklarken ve bana karşı ayrımcılık yaparken kim uyuyabilir ki? Open Subtitles من يستطيع النوم في ظل ثرثرة تلك الدجاجات الشريرة عنّي؟
    Beşiğinde de derin uyuyabilir. Open Subtitles حسناً، إنه يستطيع النوم بُعمق أيضاً في فراشه
    Umarım gece boyunca uyuyabilir. Zar zor yedi. Open Subtitles اتمنى ان يستطيع النوم الليلة انه بالكاد اكل
    Oliver geldiğinde bana babasının evinde uyuyamadığını söylüyor bence bunun hakkında endişelenmekte haklıyım. Open Subtitles عندما يأتي أوليفر لبيتي يخبرني أنه لا يستطيع النوم في منزل أبيه أظن أن لي الحق أن أهتم بهذا الموضوع
    Bir de çocuğun neden uyuyamadığını merak ediyorsun. Open Subtitles وتتسائلين لماذا لا يستطيع النوم في الليل
    Sinclair'in uykusuz kalacak tipte biri olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles لا اعتقد ان سنكلير لا يستطيع النوم
    Diğer adam uyuyamadığı için çalsın istiyor. Open Subtitles وشخص آخر يريد منه أن يعزف عليه حيث أنه لا يستطيع النوم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus