Neyse ki evimizdeki her şeyi posta kutumuz gibi kolayca kırılmış hayal edebiliyoruz. | Open Subtitles | لحسن الحظ، مثل كل الأشياء في منزلنا يسهل أن نتخيل صندوق بريدنا مكسورا |
Olayları ve duyguları birbirine bağlayıp, onları sezgisel olarak kolayca anlaşılabilir bir seriye dönüştürüyoruz. | TED | نربط الأحداث و المشاعر و نحولها بطريقة فطرية الى تسلسل يسهل علينا فهمه |
Bir işle ilgilenen tek kişi sizseniz o konuda uzman olmanız kolaydır. | Open Subtitles | يسهل أن تكون الخبير إن كنت الوحيد بالعالم الذي يبدي ثمّة إهتمام. |
- kolaylaştırır size de kulüp ne buldum Sadece gibi. | Open Subtitles | مثل التى عثرت عليها فى النادى , ذلك يسهل الامر |
İnsanların birbirlerine verdikleri değerden faydalanmak gerçekten çok kolay oluyor. | Open Subtitles | كم يسهل استخراج أفضل ما في الناس عندما يكترثون لبعضهم |
Bir kadın için daha kolay. Biz bunu yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يسهل على المرأة تحمّل ذلك عن الرجل، علينا القيام بذلك. |
Bu işleri daha da kolaylaştırıyor Prenses. Sana güvenmekle sanırım, büyük hata yaptım. | Open Subtitles | هذا يسهل الأمور يا أميرة كلما فكرت أثق بك, كان هذا خطأ كبير |
Orada hicbir sey icin bulunmamis birisiyle bunu konusmak nasil zor olabiliyor? | Open Subtitles | لماذا يسهل التحدث مع شخص عن شيء لا يعرف عنه شيئاً البتة؟ |
Nötronların hiç itici yükleri yoktur. Dolayısıyla demir grubu elementleri tarafından kolayca yakalanır. | TED | لا تمتلك النيوترونات شحنات نافرة لذلك يسهل احتوائهم بواسطة مجموعة العناصر الحديدية. |
Kendilerini layık görme hisleri güçlüdür, ama kendilerini kolayca tehdit altında hissedebilirler veya yetersiz görebilirler. | TED | لديهم حس عالٍ من الاستحقاق، لكن يسهل تهديدهم و إهانتهم. |
Nerede olmak istiyorsan oraya kolayca kurulur. | Open Subtitles | وهو يسهل بِنائه أيضاً. في أي مكان تريده. |
kolayca halledebileceğiniz bir şey yüzünden kavga etmeyiniz. | Open Subtitles | لا فائدة من القتال من أجل شيء يسهل تنفيذه. |
Kısa hayatı sebebiyle unutulması kolaydır ama İnternet son 30 yılda birçok kez değişmiştir. | TED | ونظرًا لقصر عمر الإنترنت، يسهل نسيان أن الإنترنت قد تغير عدة مرات خلال الثلاثين عامًا الماضية أو أكثر. |
Ve gerçek olduklarında, bu bilgi daha da baştan çıkarıcıdır ve olduğu gibi kabul etmek ve iletmek daha da kolaydır. | TED | كل هذه المعلومات التي تعتبر أكثر إغراءاً والتي يسهل قبولها بمجرد ظهورها وتمريرها إضافة لكونها حقيقية. |
Limbik sistem, beyin kenarındaki geçici loplarla alın arkasındaki ön loplar arasındaki bağlantıyı kolaylaştırır. | Open Subtitles | الجهاز الحوفي يسهل اتصالات بين الفص الصدغي على جانب من الدماغ والفص الجبهي خلف الجبين. |
Elbette çünkü senin pozisyona girmene izin verdim. Bu çok kolay. | Open Subtitles | أجل , فحينما تكون في تلك الوضعية يسهل عليك قول هذا |
Nefretle sevgiden daha kolay başedilebilir, özellikle de hayalkırıklıgına ugramış bir sevgiyse. | Open Subtitles | يسهل التعامل مع الكره أكثر بكثير من الحب خصوصاً الحب المخيب للآمال |
Ona bir daha eski halinle kavuşamayacağımı biliyorum. Bu, işimi kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | أعرف أنني لن أستطيع إرجاعه كما كان هذا فقط يسهل الأمور |
Seni geri getirmek çok kolaydı Hiç inanmak istemediler sana | Open Subtitles | يسهل إعادتك بسهولة. أعتقد أنّكِ لم ترغبين بالرحيل. |
Ve bu tanımla, biz kırılgan bir şey hayal ediyoruz, kolaylıkla yok edilebilir bir şey, yırtılabilir bir şey, plastik kaplama kağıdı gibi bir şey. | TED | وبهذا، نتخيل شيئًا هشًّا، شيئًا يسهل تخريبه، شيئًا يمكنك تمزيقه، ربما كغلاف بلاستيكي. |
Senin hamile kalamadığını sandığın için benden nefret ettiğini bilmek işimi kolaylaştırmıyor. | Open Subtitles | و لا يسهل عليَّ أن أخشى أن تكرهيني لأنكِ تظنين أنه لا يمكنك الإنجاب |
Çalışmaları için hikayeler basit olmalı, kolay ele alınan, diğerlerine kolay anlatılan, kolay hatırlanan. | TED | كي تؤدي القصص الغرض منها يجب أن تكون بسيطة، سهلة الإدراك، يسهل روايتها للآخرين، ويسهل تذكّرها. |
Seninle çok rahat konuşa biliniyor. Sana her şeyi anlatabilirmişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يسهل التكلم معاك أشعر بأن بإمكاني إخبارك أي شيء |
Yani Sen kendini önceden tahmin edilebilir biri olarak düşünmüyorsun? | Open Subtitles | أنت لا تعتقد بأنك من النوع الذي يسهل التنبؤ به؟ |
Gelecek yıl gene şapa oturmamam ve 30 yaş üzerindekiler için... kolay dinlenir müzik çalan tapon FM'i... dinlemeye mahkum olmamam gerekiyordu. | Open Subtitles | قررت ألا أكون العام المقبل فى مثل هذا الحال أستمع إلى أغانى الراديو الحزينة، التى يسهل سماعها لمن هم فى الثلاثين |
Linuxu meşrulaştırıyor. Yani dışarıya açılmamız kolaylaşıyor. | Open Subtitles | انها جعلت اللينكس شرعيا بحيث يسهل علينا الخروج |