"يضغط" - Traduction Arabe en Turc

    • baskı
        
    • zorluyor
        
    • zorlamıyor
        
    • bastırıyor
        
    • sıkıştırıyor
        
    • basan
        
    • zorlamadı
        
    • basınç
        
    • sıkıyor
        
    • zorladığı
        
    • bastırmış
        
    • zorluyordu
        
    • zorladığını
        
    • sinir
        
    Ön temporal lobuna baskı yapan beyin tümörünün alınması için geldi. Open Subtitles جاء لازالة ورم في المخ الذي يضغط على الفص الجبهي الأمامي
    Pituiter adenomada kanama var ve optik kiazmaya baskı yapıyor. Open Subtitles هناك نزيف في الغدة النخامية والدم يضغط على اعصاب البصر
    Ordu, Foreman'a bunun kitabına uygun olması için baskı yapıyor. Open Subtitles الجيش يضغط على فورمان ليتأكد ان هذا يتم وفق القواعد
    Eh, Selmak beni bazı ilişkileri düzeltmeye zorluyor. Open Subtitles حسنا سلماك يضغط على للعمل على اصلاح الامر
    Eğer sana bir konuda baskı yapıyorsa, körlemesine razı gelme. Open Subtitles إن كان يضغط عليك بشيء ما لا تلتزم بصورة عمياء
    Aletin ucu dokuya baskı yaptığında, mekanizma dışa doğru genişler ve duvarın tersinde elverişli bir yarık açar. TED إذا كان الرأس الحاد يضغط باتجاه الأنسجة الأداة تمتد للخارج والزوايا تلتصق بالحائط
    Epidural kanama yüzünden oluşan şişlik beyin sapına baskı yapıyormuş. Open Subtitles الإنتفاخ من النزيف الصدغي يضغط على قناة الدماغ
    Anlayacağınız, vücut ağırlığı omurlara ve eklemlere baskı yapar. Open Subtitles حيث ان وزن الجسم يضغط على العمود الفقرى و المفاصل و هكذا
    Sözgelimi, bir soruşturmadan alındığımda, birinin baskı yaptığını düşünüyorum. Open Subtitles مثلا, عندما اتولى قضية, اشعر حالا ان هناك من يضغط علىَ
    Vali Andrew'e ve Başkan Lincoln'a baskı yapması için babama mektup yazdım. Open Subtitles لقد أرسلت خطابا إلى والدي أطلب منه أن يضغط على الحاكم و على الرئيس
    Shooter'ın Gilmore'u baskı altına alması lazım. Open Subtitles يحتاج شورتر ان يسجل هذة كى يضغط على جلمور.
    Tamam, bu bize bir baskı olacak! Ama halledebiliriz. Open Subtitles حسنا , هذا يضغط علينا ولكننا سنتعامل مع هذا
    Her neyse, patronu bunu umursamaması için onu zorluyor, fazla büyük bir şey olmadığını söylüyor. Open Subtitles على أي حال، رئيسهُ في العمل يضغط عليه ليتجاهل الأمر، يقول أنه ليس أمراً ذا أهمية
    Çok edepsiz bir şey yaptığını varsayalım detayları anlatman için zorlamıyor mu? Open Subtitles أظن إنّكِ قمتِ بأشياء سيئة؟ ألمَ يضغط عليكِ لمعرفة التفاصيّل؟
    Hâlâ bastırıyor. Bir şahidi olabilir. Open Subtitles نعم , إنه يضغط على هذا , قد يستطيع إحضار شاهد فى القضية
    Radyasyon seviyesi çok yüksekse izotopları yeniden sıkıştırıyor olabilir. Open Subtitles إذا كان مستوى الإشعاع مرتفع بما فيه الكفاية , فقد يضغط عليهم مرة أخرى.
    "Yazdır" tuşuna basarken aynı anda üç tuşa birden basan Bay Dolma Parmak. Open Subtitles سيد اصابع الهوت دوج لا يمكنه ضغط على مفتاح الطباعه من غير ان يضغط على ثلاث مفاتيح اضافيه
    Ve ilk yılımızda onunla birlikte olmaya hazır değilken beni zorlamadı. Open Subtitles ولم يضغط علي كي يعاشرني عندما لم أكن جاهزة بالسنة الأولى
    Seviye bir yandan tabii ki civanın ağırlığı tarafından etkilenir, ama diğer yandan da havanın ağırlığı diğer taraftan basınç uygular. Open Subtitles المستوى، بالطبع، يتحدد بحسب وزن الزئبق من ناحية، ووزن الهواء يضغط نحو الأسفل من جهة أخرى.
    O küçük eliyle sıkıyor parmağımı. Open Subtitles و هو يضغط عليه بقبضته الصغيره جداً
    Baş Savcı yöntemleriyle ilgili bazı söylentiler duymuştu. Öğrencileri fazla zorladığı anlatılıyordu. Open Subtitles المدعي العام الأمريكي سمع إشاعات عن أساليبه وأنه يضغط على المتدربين كثيرا
    Daha kuvvetlice bastırmış belki de iki elini kullanarak burnunu kırmış, bu yüzden burnu kanamış. Open Subtitles يضغط بقوة مستخدما كلتا يديه ربما يكسر أنفها متسبباً بالدم
    O beni zorluyordu. Open Subtitles كان يضغط عليّ، كما تعلم
    Onun seni baykuş festivalini yapman için zorladığını duydum. Open Subtitles حتى أني سـمعت أنه كان يضغط عليك لتقبل بوظيفة
    Radyal sinir tam olarak merminin girdiği yerde değil ama şişkinlik baskı yapabilir ve dirseğin üzerinde bayağı bir şişkinlik olduğu aşikâr. Open Subtitles وظائف اليد سليمة. لكني قلق بشأن العصب الكعبري. لم تصب الرصاصة موضع العصب الكعبري لكن التورم يمكن أن يضغط عليه.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus