- Bu sayede alanımız daralıyor. | Open Subtitles | هذا يضيق البحث قليلا تيرى انسانة مذعورة نفسيا,بارانويد |
Her şey bir araya geliyor, her şey daralıyor ve kendini teslim ediyorsun. | Open Subtitles | يضيق كل شىء يصبح أكثر ضيقا وتستسلم لنفسك |
Teknoloji kullanımı profili daraltır, değil mi? | Open Subtitles | التكنولوجيا العالية ، يضيق التوصيف أليس كذلك ؟ |
Bu araştırmamızı oldukça daraltır. Tamam. | Open Subtitles | واو، واو، واو، هذا يضيق المجال |
Bu aslında alpaka yünü... Acımasızlığın gerçekten de seçimlerini daraltıyor. | Open Subtitles | إنه ألباكا في الحقيقة, خال من الخشونة يضيق من خياراتك حقاً |
Hem iç kısımlar daha dar olabilir. | Open Subtitles | كما أن الطريق قد يضيق أكثر بالأسفل |
Ama gücümüz az olduğunda, yelpazemiz daralır. | TED | لكن يضيق نطاقنا عندما تنقصنا الطاقة. |
- Bekle.Dur. İnceliyor. | Open Subtitles | -انتظر، لحظة، انه يضيق |
Pantolonum gittikçe daralıyor. Burası çok sıcak olmaya başladı. | Open Subtitles | أشعر بأن سروالي يضيق الجو اصبح حاراً هنا |
Söylenene göre ağır silahları varmış ve İspanyolca konuşuyorlarmış ki bu durumda arama alanı şehrin çok küçük bir kısmına kadar daralıyor. | Open Subtitles | على ما يبدو، أنهم كانوا مدججين بالأسلحة ويتحدثون الأسبانية، الذي مما يضيق عملية البحث عليهم في أرجاء المدينة. |
Temmuz ayıyla birlikte, kutup ayısının zamanı daralıyor. | Open Subtitles | بحلول شهر "يوليو" يضيق الوقت على الدبّ القطبي |
Patika daralıyor Diane. | Open Subtitles | يضيق الخناق يا "ديان". إني وشيك للغاية، |
Zamanımız daralıyor Bay McCloy. | Open Subtitles | الوقت يضيق بنا مستر ماكلوي |
Bu, şüpheli havuzunu daraltır ama çok değil. | Open Subtitles | هذا يضيق ساحة الاشتباه لكن ليس كثيراَ |
Haklısın ki bu da arama alanımızı oldukça daraltır. | Open Subtitles | صحيح وهذا ما يضيق دائرة الاشتباه |
Bu da listeyi bir milyon kişiye daraltır. | Open Subtitles | هذا يضيق الاحتمالات إلى مليون شخص |
Alanı oldukça daraltıyor. | Open Subtitles | وذلك يضيق النطاق قليلاً و بالتأكيد الرسالة تُركت |
Muhteşem, şüpheli listemizi 2 bin ekstazi satıcısına ve zilyon tane ekstazi kullanıcısına kadar daraltıyor. | Open Subtitles | عظيم، ذلك يضيق بحثنا أسفل إلى 2،000 تجار النشوة وهناك عدد كبير من مستخدمين النشوة. |
"Kapı ne kadar dar olsa da cezalarım ne kadar ağır olsa da kaderimin efendisi benim, ruhumun kaptanı benim." | Open Subtitles | "مهما يضيق الباب ، مهما إزدحم السجل بالعقاب أنا وحدي سيد قدري ، أنا وحدي ربان روحي" |
Herkesle birlikte başlar ve yaşamın boyunca daralır. | Open Subtitles | تقف مع الجميع... ...و أنه يضيق من خلال حياتك. |
İnceliyor, Dennis! Dur. Beni itme! | Open Subtitles | انه يضيق (دينس) انتظر، لا تدفعني |
Evet, bu da olasılıkları azaltıyor gibi. | Open Subtitles | نعم,هذا يبدو أنه يضيق الأحتمالات |